Halbuki insan zaten bittiği için başlar, çaresizlikten ve başka yol bulamadığından başlar.
Yükselmek için yekindikçe bulunduğu çukuru derinleştiriyordu.Bildiği tüm renkler,gri koyu kahverengi ve sarıdan ibaretti(yenilginin tüm tonları)
Reklam
Herkesten kurtulmak ancak kendini feda etmekle oluyormuş anladım; herkesten kurtuldum, kendimi kurtaramadım, onu rehin vererek bir yaşama başladım.
Sayfa 175
Sabah oldu. Hep olur. Buna sebep sabah oluşunu bir aralanma, bir aydınlanma saymamak gerekir, ölmez sağ kalırsak sabah olur. Sabah, gecenin gençleşmiş, kuvvete gelmiş, hayallerinden arınmış ve hatta şimdi onları inkar eden halidir.
Sayfa 170
Avam,avamlık!
Avam silemez, avam unutamaz, unutturamaz çünkü avam yapışır, her şeye yapışır, bilgiyi bile geleneğe çevirir, tarhana çorbasına çevirir, üstüne de bu da bizim yolumuz yöntemimiz der.Tarhanaya nane katar da, 'Nev rah,' der. Bir yandan da kendisinin avam olmadığına inanmak için alim izler, sözde bilim takip eder, yani o da hakikati gizlemek için üstüne düşeni yapar."
Reklam
"Ah Azizim ah, tanıdıktan sonra bir şeyi bir daha huzurlu ve gerçek anlamda temiz olamazsın ki. Kurtulma mücadelesi vermiş bir yaralı, hem de hayali hep patladı patlayacak iltihapla dolu bir ruh olursun ancak. Kurtulma mücadelen kalkanın olur ama kalkansız ve hayalsiz bir huzur ancak tanımayanda, bir illete hiç bulaşmayanda, bir vakit onu güzel bulmamış, baş çevirmiş olanda olur ancak,"
Nuh'udan nasibini almış bir Newton
"Şu Newton denen eşna ve edna herif olmayaydı, şu basiret gözünü kıl basmış kütle çekici olmayaydı dünya başka dünyaydı Azizim,
"...her cem olmuş ahmağın zaman zaman sürü başına geçmesine müsaade eden, her aklı akıldan sayan bir devir geliyor. Bunlar boğulduğunda denizler yeniden mercanlara, balina taze yemeğine, ahtapot sımsıkı saracağı yar-ı garına kavuşacak,"...
Fazla tevazu kibirdendir;)
"Aman estağfurullah deme eksik kalsın bıktım şu laftan, ömür boyu beklediği sö- ze, istediği şeye estağfurullah diyenden bıktım,"
Reklam
Koşmak,yakalamak,özgürlük!
Koşmak onlara serbestti, bacakları olmayana.Yakalamak onlara serbestti zaten zihni tutuşamayacak olanlara. Özgürlük elbet övülür tehlikesiz görülürdü, tehlike tehlikesize yanaşmazdı ki zaten...
Yani hekimler nasıl en kolay ezberlerindeki ilacı seni dinler gibi yaparken bir yandan reçeteye yazıyor ve her insanın ayrı varlık oluşu bir dünya pohpohlaması olarak bir çocuğun yediği pamuk şekerine dönüyorsa mürşidin ya da bir büyüğün de hikaye ve acı dinlemeye, yanan bir göğse eğilmeye ne dermanı ne merakı ne eğilecek bir başı vardı...
Kendime haksızlık etmek istemiyorum, çünkü bana sonradan haklarımı teslim edecek kimse ve hiçbir şey yok. Ama haklarım da nedir, bir hakkım var mı, onu da bilmiyorum. Hak aramaktan yana da değilim ama gerçeği bulamayan ve bir türlü bilemeyen herkes gibi ben de galiba hak kelimesi ile bu dünyada gerçeği bulamayanın doğruluk oyalanmasına tutulmuş gidiyorum. Halbuki gerçeği bulsam, keşfedip anlayabilsem hakkı ne yapayım, her hakkımı feda edebilirim.
Sırrın saklandıkça sen de ona kapanacak sırrını sevecek, başkaları sevsin istemeyeceksin. İçeriyi dışarıyı hele kendini hiç açık etmeyeceksin.
Sayfa 22
Zavallı ruh, bir çala yükselsen de sonra altına serili hazır toprağa, gene buraya düşeceksin, topraktan çıkıp gene toprağa gömüleceksin.
Sayfa 22
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.