Yenilmiş, yok edilmiş üç-beş Kızılderilinin Türk olduğunu kanıtlamak için uğraşanların, Selçuklu-Osmanlı çizgisi için tereddütsüz “Türk değiller; ya Fars ya da Bizanslılar” deyişleri, yalnızca cehaletle, hatta gafletle açıklanamaz; tersine kendinden derin bir kaçışın ve ihanetin sonucudur.
“Cemiyeti feda eden kapitalist görüşe karşı olduğumuz gibi cemiyeti esas alıp ferdi feda eden sosyalizmin (devletçiliğin) her çeşidine de aynı şekilde karşıyız. Ne fertlerin büyük kapital sahipleri olarak, işçiyi, esnafı, dar gelirliyi topyekûn cemiyeti ezmesine müsaade edeceğiz, ne de fertlerin haklarını tehdit eden onları cemiyete feda eden sol nazariyelere iltifat edeceğiz.”
“Yabanın, bitmeyen saatler boyunca, örümceği ağında, yılanı halkasında, panteri pusuda hareketsiz tutan inatçı, yorulmak bilmeyen, hayatın kendisi kadar ısrarcı bir sabrı vardır. Bu sabır, bilhassa canlı avının peşindeki avcıda görülür.”
— Ben hayatın bir imtihan olduğuna inanıyorum. Yeniden dirilişe, öbür dünyaya inanıyorum.
— Ben de inanıyorum.
— Peki niçin öyleyse ömrünün her anını mal biriktirmeye harcadın, harcıyorsun?