KİTABE-İ SENG-İ MEZAR II
Berbad kıldı tahtı Süleyman'ı rüzigar
Bakî
N.Ataç, Süleyman Efendi'yi karakterize ediyor, onun bir temsiliyeti olduğuna dikkat çekerek şöyle diyordu: Taht sahibi Süleyman'lar, yani büyük adamlar yanında bir takım Süleyman Efendi'ler vardır: hiçbir ihtirasları olmayan nasırlarından başka hiçbir şeyin ızdırabını duymayan, çirkinliklerine bile üzülmeyen, öyle mistik falan da olmadıkları için Allah'ın adını da pek anmayan insanlar. "Yazık oldu Süleyman Efendi'ye" bunlardan birinin ölümünü haber aldığımız zaman söyleyeceğimiz sözdür... Orhan Veli de öteki cinsten adamların ölümü karşısında duyduğumuz teessürün mükemmel ifadesini bulmuştur. Bunun için "Yazık oldu Süleyman Efendi'ye" öyle manasız,lüzumsuz, iş olsun diye söylenilmiş bir söz değildir, ihtiyacını duyduğumuz bir formuledir.
Sayfa 75 - Doğan Kitap, 1.baskı/Ocak 2021Kitabı okudu
Karınca da hakkını alır
Kanuni Sultan Süleyman :
"Meyve dalına konsa bir karınca,
Vebali olur mu karıncayı kırınca?"
Ebussuûd Efendi (rah):
"Yarın Hak divanını kurunca,
Kanûnî'den hakkın alır karınca."
Orhan Veli, ünlü “Kitabe-i Seng-i Mezar” şiirinde “Süleyman Efendi” için, “Hiçbir şeyden çekmedi dünyada / Nasırdan çektiği kadar” der.
Galiba Aziz Nesin de, dünyada, şu pasaport işinden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmemiştir.
Sayfa 91Kitabı okudu
“Devrimizin maneviyât erlerinden Süleyman Efendi hazretlerine, bu kadar ilmine rağmen niçin kitap yazmadığı sorulunca, son derece çarpıcı bir cevap verir; asıl eserin insan olduğunu, mükemmel insanlar yetiştirmek sûretiyle canlı kitaplar ortaya koymak gerektiğini belirtir.”
Nass ve Tefeci-Bezirgân Sermaye Üzerine
Kapitalist düzen, kör arz-talep kanununa göre işleyen bir ekonomik sistemdir. Bu arz-talep ilişkisi, üretici tarafında arz (sunu) olarak biçimlenir; tüketici tarafında ise talep (istem) olarak belirir. İşin özeti: Piyasada bir malın arzı (sunumu) talebe (isteme) oranla artmışsa yani piyasada mal bolluğu varsa o malın fiyatı düşer. Tersine bir mala
“ Bize bir arzuhal yaz ki, halimizi arz et Kemal Efendi, dedi Süleyman Kahya. Öyle yaz ki, gören duyan bizim ahvalimizi anlasın.”
