Yunus bir mısrasında dinin birleştirici gücünü çok güzel anlatır
"Aşk ile bağladık kamet safımızı kim ayıra"
Camide namaz kılarken yan yana ve arka arkaya dizilen insanların teşkil ettikleri nizam son derece mânâlıdır. Burada insanlar sadece Allah karşısında değillerdir. "Yan yana" ve "beraber oluş" duyguları sadece dinî duyguyu kuvvetlendirmekle kalmaz, "sosyal birlik hissi"ni de doğurur. Yahya Kemal, "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" şiirinde, camide beraber ibadet ederken duyulan bu "sosyal birlik duygusu"nu kuvvetli bir şekilde ortaya koymuştur :
Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses...
Sadece mücerret düşüncelere dayanan felsefe sistemleri ve ideolojiler, hiçbir zaman dinlerin ibadet, dua ve merasimlerine istinat eden birleştirici kudretine ulaşamaz.
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garîb âlem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr`i
Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü`min neferin!
Kimdi? Bânisi mi, mîmârı mı ulvî eserin?
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garîb âlem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu...
Kimi gökten,kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrı'nın mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.
Bu kesin karardan sonra onun, bizim medeniyet değerlerimizi bir sanatkâr hassasiyetiyle işleyen, gündeme getiren ve dirilten anıtsal şiirleriyle karşılaşıyoruz. Yahya Kemal, bizim medeniyet değerlerimizi, "kendi gök kubbemiz" adını verdiği kavramsal bir olgu altında toplar. Kendi gök kubbemiz; bizim insanımızın inancı, bu inanca dayalı değerleri ve bu değerlerden ortaya koyduğu biçimleri ile yaşadığı hayatın üstünü örtmekte, insanımızı ve hayat tarzını korumakta, kuşatmakta ve kollamaktadır. Kendi gök kubbemizin altında yaşayan insanımız, ayağının altında sağlam, huzurlu ve istikrarlı bir zemin bulmaktadır, bu da vatan toprağıdır. Bu simgesel anlatımı, onun, Süleymaniye'de Bayram Sabahı, Kocamustapaşa, Selimnâme, Itrî ve İstanbul hakkında yazdığı muhtelif şiirlerde görmek, idrak etmek ve içselleştirmek kabildir. Kısaca söylemek gerekirse Yahya Kemal Bey, bugün yaşayan bizlere kendi medeniyet algımızı oluşturmak için kültürel birikimimizde nerelere bakmamız gerektiğini göstermektedir. Onun gösterdiklerinden yola çıkarak günümüze ait ve geleceğe çok şeyler söyleyebilecek kendi özgün medeniyet ür. tasavvurumuzu oluşturmak mümkündür.
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir
Kendi Gök Kubbemiz
Kendi Gök Kubbemiz, Yahya Kemal'in XX. Asır Türkiye Türkçesi ile söylediği; hem iç hem dış bakımından yeni şiirlerini bir araya toplayan kitaptır. Türk edişindeki milli üsluba hayran olan; ve zamanın bile Türk olanında yaşamak isteyen Yahya Kemal, her şeyden önce ve tam mânâsıyle milli bir şairdir. Onun birçok şiirlerinde bütün milletleri tatmin edecek genişlikler bulunması, her büyük şair gibi, önce kendi milliyetinin dehâsını dile getirmiş olmasındandır. Bir an önce kitap hâlinde görmek istediği halde, bitmemiş şiirlerinin tamamlanması ve bu kitapta yer alması için, ömrünün sonuna kadar beklettiği bu eser, onun, hayatta iken kendi düşüncesine göre tertiplediği şekilde basılmıştır: 1956 1957 yıllarında Hürriyet Gazetesi'nde, her pazar, neşrettiği şiirleri arasında, bitirmek ve bu kitabın başına koymak için, 74 yaşının imkânlarıyla çalıştığı, büyük bir şiir de; onun en milli ve en heybetli şiirlerinden olan; Süleymaniye'de Bayram Sabahı'dır. Çok sevdiği Kendi Gök Kubbemiz adının, bu şiirin üçüncü mısrasında bulunması ve Kendi Gök Kubbemiz kitabına bu şiirle başlamak arzusu, Yahya Kemal'in şiir kitabını, bu şiirin tamamlandığı güne kadar bekletmiştir. Bu şiir tamamlanıp neşrolunduktan sonra, Yahya Kemal, kitabı için teşebbüse geçmiş, resmi makamlara müracaat ederek, gereken kâğıdı hazırlatmış, bu arada kitabına son şekli kendisi vermiştir.
Kendi Gök KubbemizYahya Kemal Beyatlı · Milli Eğitim Bakanlığı · 19953,545 okunma