Hepinizin bende bir adı var:
...
Yolculuğumuz ortak.
Ortak gezilerde insanlar birbirleriyle
konuşur,
hiç olmazsa görüş alış verişinde bulunur
havaların nasıl gittiği konusunda
ya da bir rüzgâr gibi geçip gittiğimiz
istasyonlar hakkında.
Konuşacağımız konular az değil, ortak
çok şeyimiz var.
Aynı yıldız aydınlatıyor yolumuzu.
Aynı yasalarla fırlatıyoruz gölgelerimizi.
Kendimize göre öğreniyoruz bir şeyleri,
bunda bile benzer olduğumuzu
bilmiyoruz.
Wislava Szymborska (Polonya)
gel pırıl pırıl duru ve güzel
inceliğinle sessizliğinle gel
gel başka başka düzenlerle
acınla gel neşenle gel canevime
gel günümün bütün işlerine
gel işlerden çekince el
türlü türlü âhenklerle gel
Rabindranath Tagore (Hindistan)
Çeviren: Bülent Ecevit
badem şekeri alıyorlar nikâhları için,
ellerinde kolonya şişesi, resim çektiriyorlar,
bu sabah güvercin ve çiçek işlemeli bir perdenin
önüne oturmuş poz verirken gördüğüm adam
seyretti yaşlı fotoğrafçıyı
havadaki kuşların yüzünde bıraktığı
çizgileri silerken.
Yorgo Seferis (Yunanistan)
"Aşktan ölenler ne cennete ne cehenneme gidebilirler. Onlar için ebediyet olmaz, onlar cennet ve cehennemi yaşamışlar ve ruhları heyecanlarına, coşkunluklarına sarf edilmiş, bitmiş, yok olmuştur."
Sully Prudhomme
Seven el de çok defa, sevdiğini okşarken,
Farkında olmıyarak, kalbinde yara açar.
Kırılır kalp sessizce, hiç mi hiç sezdirmeden,
Sevginin çiçeği kısa zamanda solar.
"...Vicdan azabı duymadan uzun süre keyfi çıkarılacak yegâne servet
Son kuruşuna kadar alın teri ve bilek gücüyle kazanılmış servettir..."
-Sully Prudhomme