Renk renk lale tarhlarının arasında dolaştım. Sadabad eğlencelerinde Nedim'in şarkılarını dinledim. Tahtının ışığı sönen 3.Ahmet divanında bulundum. Yeniçeri kahvehanelerinde istemediğim kadar isyan cereyanına şahit oldum. Külhanlarda oturup ağalarla hasbihal ettim. Mevlevihanede zikir halkalarında kendimden geçtim. İranlı bir gezgin derviş kılığına bürünüp rubailer söyledim. Sahnenin dışına çıkıp sultana akreplik yaptım. Patrona Halil'in isyan ateşini izledim. Halkın canice Sadrazam Damat İbrahim Paşa'nın uzuvlarını koparışını seyreyledim. Koca padişahın biçare kalıp hal edilişine tanıklık ettim. 1.Mahmut'un cülusunda bulundum. Tulumbacıların günlerce süren yangına olan kayıtsızlığını kayıtsızca izledim. Alevlerin bimarhanedeki meczupları kül ettiğini gördüm. Müteferrikayla dost oldum, birlikte matbaahane kurduk. Ve yeri geldi... Yanık Yusuf ile bir olup "Şehnaz, Şehnaz..." diye inledim. Hörükız olup dilsizleştim, Şehzade Ahmet'in sırrını bilen üçüncü kişi oldum. Hafız Çelebi olup lale alemlerinin hüznüne daldım. Bican Efendi olup Flemenk gemisine atladım. Kara Şahin olup Boğaziçi'ne uçtum.
"Katre idim ummanlara karıştım
Kaç bulandım kaç duruldum kim bilir
Devre edip alemleri dolaştım
Bir sanata kaç sarıldım kim bilir"
Bu kitap bana iyi geldi, belki günün birinde elinize geçer okursunuz. Size de iyi gelir.