Esere başlamadan önce üzerinde fazlasıyla durduğum Abdulhamit dönemine değinmek istiyorum .
II.ABDÜLHAMİD DÖNEMİ;
Tahta geçen II. Abdülhamid Osmanlı Devleti'nin 34. Padişahı ve 113. İslam halifesidir .(1876-1908) yılları arasında 33 yıllık bir hüküm sürmüştür. Kanun-i Esasi'nin hazırlandığı , meşrutiyetin ilan edildiği ,
Sultan II. Abdülhamid Hân'ın Necip Fazıl Kısakürek'in hazırlamış olduğu "Ulu Hakan II. Abdülhamid Han" adlı kitabında geçen duası okuyanları içini titretiyor. İşte Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han'ın zalimlere beddua millete duası:
"Allahım helal etmiyorum!
Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal
Mekke ve Medine yani Hicaz 19. yüzyıl sonuna, hatta imparatorluk yıkılana kadar bu vasfını korumuştur. O kadar ki bu kıta için Sultan II. Abdülhamid Han, Şam'dan başlamak üzere Medine'ye kadar uzanan demiryolunu ön planda Türk mühendislerine, Türk işçilerine yaptırmış ve bu inşaat teknik tarihimizde aşama kat ettiren itici bir rol oynamıştır. Sermayesi de Osmanlı İmparatorluğu ve imparatorluk dışındaki Müslümanların verdiği bağışlardan gelmektedir. Hatta bunun için bir Hicaz madalyası ihdas edilmişti.
Ahmet Vefik Paşa, Robert Kolejinin arsasını, Amerikalı protestan misyonerlere satmıştı.
Sonraki zamanlarda Paşa öldüğünde, Eyüp Sultan’a gömülmeyi vasiyet ettiği ortaya çıkınca, vatan aşığı SultanII.Abdülhamid Han buna izin vermedi. Vasiyeti iletenlere dedi ki:
“Protestanlara arsa satan adam,kıyamete kadar onların çan sesini dinlesin.”
Böylece sattığı arsanın hemen önündeki Rumeli Hisarı Kayalar mezarlığına gömüldü.
Sultan II. Abdülhamid Han gitti,
Koskoca İslam Devleti bitti!
5 milyon km2 toprak gitti
Milyonlarca can gitti
Sonra Yahudilerin oyununa gelerek onu yıkan nice basiretsizleri kahraman diye yutturdular millete...
Bu firâsetsizlik normal
"Bilmeyenler anlayamaz bileni"
Necip Fazıl Kısakürek bu kitabı "Büyük Mazlumlar" eserine bir nevi ek olarak yazmış. Kitap 9 bölümden oluşuyor. Bölüm isimleri şu şekilde:
* Mazlum Padişah
31 Mart vakası ile birlikte Sultan II. Abdülhamid'in tahttan indiriliş süreci anlatılıyor. Bu bölümden bir alıntı;
"Kendisine mutlaka bir suç aranması lazımsa, taşıdığı
Sultan II. Abdülhamid Hân'ın Filistin'de bir İsrail Devleti'nin kurulmasına izin vermeyeceğini anlayan Siyonistler, onu hürriyet naraları atan İttihat ve Terakki Cemiyeti eliyle tahtan indirdi. Bunu zaten masonlar da itiraf etti. Osmanlı yönetimini ele geçiren İttihatçılar bununla da yetinmeyerek Osmanlı Devleti'ni Birinci Dünya Harbi'ne katılmasını sağlayıp yenilmesini seyretti. Bunun üzerine Filistin'de bir İsrail Devleti'nin kurulmasının önünde artık hiçbir engel kalmamıştı.
Osmanlı'nın yenilmesi için Siyonistlerin çalıştığına dair itirafı ise New York'ta çıkan "The New Palestine" adındaki Yahudi gazetesinin 1923 Nisan sayısında görüyoruz:
"Siyonist teşkilatı genel başkanı Chaim Weizmann'ın emir ve işaretiyle Birleşik Amerika'da bir konferans gezisinde şöyle demiştir:
"Zannediyorum ki harbin başlıca iki neticesinden birisi de Yahudi yurdunun kurulması hadisesi teşkil ettiğini, harbin tarafsız yazılacak tarihi gösterecektir. Biz bunun için harb ettik ve Türklerin mağlubiyetine hizmet ettik! 1897 Siyonist Kongresi'nin kararlarına ve Siyon liderlerinin protokollarına uyularak otuz milyon Avrupalının telef olmasına sebep olduk!"
1896'da Theodor Herzl Osmanlı yönetimine bir teklifte bulundu ve şunları istedi:" Filistin'e göç edecek Yahudiler zât-ı şahanenin tabiiyetinde ve hayatları mutlaka garanti altında olacaktır. Topraklar hiçbir zorlama olmadan satın alınacaktır. Hiçbir kimsenin mülkiyet hakkının elinden alınması bahis konusu değildir. Vatandaşlık haklarını tam olarak elde edecekler ve her yıl muntazaman vergilerini ödeyeceklerdir. Bu vergi başlangıçta 100.000 altın olacaktır ve göçler devam ettikçe bir milyona kadar yükselecektir." Cennetmekân Sultan II. Abdülhamid Hân bu teklife: "Eğer Bay Herzl senin benim arkadaşım olduğun gibi arkadaşın ise, ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış toprak dahi satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Millet bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan
tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne'de şehit düşmüştür. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmıştır. Türk İmparatorluğu bana ait değildir. Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım, Museviler milyonlarını saklasın, benim İmparatorluğum parçalandığı zaman onlar, Filistin'i hiç karşılıksız ele geçirebilir. Fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem."[3] diye cevap vermiş ve siyonistlerin Filistin'e yerleşmelerine şiddetle karşı çıkmıştır.
Yakın zamanda bir gazetede, yeni çıkan bir kitabın tanıtım yazısında "Sultan II. Abdülhamid Hân, Musevilerin Filistin'den toprak alımına izin vermiş." başlıklı bir haber çıkmıştı. Sultan dedemizi kötülemek adına her fırsatı değerlendirmeyi kendilerine asli vazife yapmış olanlar da hemen bu konuyu istismar etmeye kalktılar. Yakın