Bir Hikâye: İşportacı'nın Ölümü
Sokaklara sulusepken kar atıştırıyordu. İnsanlar işlerinden çıkmış, evlerine dönme, bir yerlere yetişme telaşı içerisindeydiler. Arabalar, neon ışıklar, dükkanlara girip çıkan bir sürü insan, karınca misali oradan oraya gitmekteydi. Ortalıkta koşuşturmaca, canlılık, uğultu vardı dört bir yanda. Bu insanların arasında biri diğerlerinden daha aheste
sulusepken üzerine
Doğrusu, bizler bugün canlılığın nerede bulunduğunu, ne olduğunu, nasıl adlandırıldığını bile bilmiyoruz. Elimizden kitaplarımızı alsanız bir anda ne yapacağımızı şaşırır kalırız; ne yapacağımızı, kime sığınacağımızı, neye tutunacağımızı, neyi seveceğimizi, neden nefret edeceğimizi, neye saygı duyacağımızı, neyi aşağılayacağımızı bilemeyiz. İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize.
Sayfa 150 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
sulusepken üzerine
"-ve hepimiz yaşamın kitaplarda daha güzel olduğunda hemfikiriz."
Sayfa 150 - Can KlasikKitabı okudu
Belki de Sevgiliye hiç Ulaşmayacak bir Mektup ;(!)
UNUTMADIM Çenendeki çocukluktan kalma haylaz bıçak kesiğini, yokuş aşağı giderken uçabildiğini sanıp ellerini gökyüzüne açtığın bir bisiklet kazasından geriye kalan dizlerindeki yaralan, annenden hiç kopamamışsın gibi göbek deliğinde öylece bekleyen o kapkara beni unutmadım. Alnındaki çizgileri elinle yoklamanı, aynada kendini dalgın dalgın
sulusepken üzerine
"Okumaktan başka ne yapabileceğim bir şey ne de gidebiliceğim bir yer vardı."
Sayfa 59 - Can KlasikKitabı okudu
Reklam
sulusepken üzerine
"Okumak kuşkusuz, çok yardımcı oluyordu bana. Heyecanlandırıyordu beni, haz ve acı veriyordu bana."
Sayfa 59 - Can KlasikKitabı okudu
sulusepken üzerine
"Gerçek sevginin bittiği yerde sevgisizliğiyle, kabalığıyla, utanmazlığıyla başlayan ahlak bozukluğunu şimdi bütün anlamsızlığıyla, örümcek iğrençliğiyle görüyordu."
Sayfa 103 - Can yayınları fotoğraflı klasikler
Sulusepken Üzerine...
" Bana dünyanın batmasını mı yeğlersin, yoksa çay içmemeyi mi?" diye sorsalar, her zaman çay içebilmem için, "Dünyanın batmasını" derim.
Sayfa 141 - Can yayınları fotoğraflı klasikler
158 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yeraltı Notları Üzerine
Dostoyevski'nin diğer eserlerine göre oldukça karmaşık bulduğum bu roman, "Yeraltı" ve "Sulusepken" olarak iki bölümden oluşuyor.Olaylar, eskiden 8.derecede bir memurken bir akrabasından düşen küçük bir mirasla işinden istifa edip Petersburg'un ücra bir semtine yerleşen bir adamın gözünden anlatılıyor.Kahraman hayattan soyuplanıp yalnızca toplumu gözlemlediği bu izbe eve "Yeraltı" adını veriyor.Kendisini de hırçın ve kaba bir adam olarak tanımlayan bu memur, iki ayaklı nankörler olarak gördüğü insanların açmazlarını medcezirli duygularıyla anlatmaya çalışıyor. 19.yy insanını çözmeye çalışırken esasında Taş Devrinde yasayanindan pek de farkı olmadığını, temelde aynı barbarca davranışları devam ettirdiğini görüyor. Özellikle 1. bölümde kahramanın çelişki dolu ifadeleri tam olarak neyi savunduğunu anlamamizda güçlük yaşatıyor.Ve bu yapıt insanda bir hezeyan halinde yazılanların hiçbir düzenleme yapilmadan basıma gönderilmiş izlenimi uyandırıyor.Zaten kitabın birkaç yerinde yazar, gelişigüzel yazdığı şeyleri edebî bir yapıt ortaya koyma amacıyla değil onu bunaltan bazı anılarından yazarak kurtulma maksadıyla kaleme aldığını söylüyor.İkinci bölümde bu anılara yer verildiği için daha akıcı bir üslup göze çarpıyor. Dosto bu yapıtında elindeki üç beş malzemeyle özgün bir ürün ortaya koyan mahir bir şefe benziyor. Başlarda bir lezzet vermese de sonunda dimağınızda bıraktığı o hoş tat için bu eser okunmaya değer!
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 2020127,4bin okunma
Reklam
sulusepken üzerine
"-bilmenizi isterim ki, süslü sözlerden de, el etek öpenlerden de hoşlanmam.."
Sayfa 90 - Can KlasikKitabı okudu
sulusepken üzerine
"Umutsuzluğa düşen bir insanın neler yapacağını görün işte!"
Sayfa 99 - Can KlasikKitabı okudu
131 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.