Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nehirlerde suların taşmasını bana ver! Tarlada bol mahsulu bana ver! Bataklıkta ot ve kamışı bana ver! Kovandaki ve bağdaki bal ve şarabı bana ver! Saraydaki uzun ömrü bana ver!
Evrenin Yaratılışı
"Evrenin yaratılışı hakkındaki bilgiler, çeşitli şiirlerin giriş kısımlarından alınmıştır. Bu yazılara göre ilk önce büyük bir karışıklık gerçekleşiyor ve her tarafı şu kaplıyor. Bu suyun Namma adlı bir tanrıçası vardı. Bu tanrıça bu sudan bir dağ çıkarıyor. Bu dağın üstü gök, altı yerdir. Bu ikisinin birleşmesinden Hava Tanrısı Enlil oluyor. Enlil bu dağı ikiye ayırıyor ve üstünü Gök Tanrısı An, altını da Yer Tanrıçası Ninki ile Enlil alıyorlar. Yer dişi olarak algılanıyor. Böylece yer, gök ve hava yaratılmış oluyor. Enlil adındaki lil hava, soluk ve ruh anlamına gelmektedir. Genişleyen hareket eden bir varlık olan lil bizim atmosferimizle özdeş. İlginç olanı, tanrının yazdırdığına inanılan hiçbir din kitabında, havadan söz edilmemesidir. Güneş, ay, gezegenler ve yıldızların hemen hepsi aynı maddeden oluşmuşlar, fakat ayrıca çeşitli aydınlatma ile donatılmışlar. Gök ve yeri her taraftan kuşatan bir deniz vardı ki, hepsi bunun içinde sanki hareket etmeden duruyorlardı. Gök, kubbe şeklinde tek bir maddeyle örtülmüş olarak algılanmış. Bu maddenin ne olduğu bilinmiyor. Fakat Sumerliler kalaya gök madeni dediklerine göre belki göğü kalaydan oluşmuş gibi düşünmüşlerdir. Göğe büyük yüksek, deniyor. Burada gök ve yeryüzü tanrıları oturuyor. Yer de, yeryüzü ile onun altından oluşuyor ki, buna da büyük aşağı deniyor. Burada da yeraltı tanrıları bulunuyor."
Reklam
Bilindiği gibi, Sümerliler insanlık tarihinde dillerine uygun ilk yazıyı icat eden uygarlıktır. Önce resim şeklinde başlamış, yazı ve taşlar üzerine kazınmış. Daha sonra Fırat ve Dicle nehirlerinin getirdiği balçık, yapı malzemesi olarak kullanılmış. Yazı, yüzyıllar boyunca resim yazısından çivi yazısı dediğimiz şekle dönüşmüş ve MÖ 2. binin başlarında hemen her konuyu yazacak şekilde geliştirilmiş. Bu geliştirme okullarda olmuş.
Bilindiği gibi, Sümerliler insanlık tarihinde dillerine uygun ilk yazıyı icat eden uygarlıktır. Önce resim şeklinde başlamış, yazı ve taşlar üzerine kazınmış. Daha sonra Fırat ve Dicle nehirlerinin getirdiği balçık, yapı malzemesi olarak kullanılmış. Yazı, yüzyıllar boyunca resim yazısından çivi yazısı dediğimiz şekle dönüşmüş ve MÖ 2. binin başlarında hemen her konuyu yazacak şekilde geliştirilmiş. Bu geliştirme okullarda olmuş.
Manas destanında Manas ziyafete çağrılınca “karabaşlı kişiyiz”diyor. Bu “yalnız başımıza yiğidiz” demekmiş.
Reklam
Sumerliler bundan 6000 yıl önce Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında bulunan Mezopotamya'nın güneyine gelip yerleşmişlerdir. Orada büyük bir uygarlık kurarak en az 2000 yıl varlıklarını korumuşlardır. Uygarlıklarının en önemli olayı dillerine göre yazı icat etmeleri, okullar kurarak, kil üzerine yazarak bu yazıyı geliştirip her istediklerini yazabilmeleridir.
Ur Şehri, İbrahim Peygamber ve Tufan
"1922-1934 yılları arasında Ingilizlerin temsilcisi Leonard Woolley, Sumerlilerin Urim dedikleri, Tevrat'ta İbrahim Peygamber'in vatanı Ur olarak yazılan yerde bir kazı gerçekleştirmiştir. Bu kazıda zengin kral mezarlarını bulması dünyada büyük bir heyecan yaratmıştır. İkinci heyecan ise, kazıda inilen en son yerdeki kalın bir çamur tabakasının, Tufan'ın Mezopotamya'da olduğuna kanıt göstermesiydi. Gazeteler bu olayı büyük manşetlerle vermiş, fakat daha sonra yapılan araştırmalar bunun doğru olamayacağını göstermiştir."
Nippur ve Lagaş kazılarından çıkan binlerce tabletin büyük bir kısmı devlet ve mabet idaresine aittir. Bunlar tarihin en eski istatistikleri olarak nitelenmektedir. "
Çağdaş uygarlığı anlayabilmek, dünya yüzünde eski uygarlıkları, bütün insanlığın ilk uygarlıklarını doğru tanıyabilmekle mümkündür. Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
Vergi dengesizliğini, kırtasiyeciliği, zorbalığı, rüşveti önlemek, kadın ve erkeğin aynı işe aynı ücreti almasını sağlamak amacıyla ilk reform yapan yine Sumerliler olmuştur.
Sayfa 12 - Kaynak Yayıncılık - 36. BasımKitabı okuyor
Muazzez İlmiye Çığ
Sümerliler … Güneş neden doğuyor , rüzgar neden esiyor diye cevaplayamadıkları sorulara Tanrılarla cevap vermişler . Çözemedikleri şeyi Tanrı yapmışlar ..
Öyleyse Sümerliler gibi Mısırlılar da Güneş’in güneş sistemimizin merkezinde olduğunu ve sistemin on iki üyeden oluştuğunu binlerce yıl önce biliyorlar mıydı? Durumun böyle olduğunu mumya tabutları üstünde resmedilen gerçek yıldız haritalarından biliyoruz.
Müthiş ..
Eski çağlardan bu fenomeni fark edecek ve anlayacak muhtemelen ne tek bir adam ne de tek bir ulus olabilirdi. Ancak kanıtlar inkâr edilemez: Zamanı saymaya ya da takvimlerine Boğa Çağında (M.Ö. 4400’ler) başlamış olan Sümerliler; daha önceki gerilemelerin (M.Ö, 6500’lerde) İkizlere, (M.Ö. 8700’lerde) Yengeç’e ve (M.Ö. 10.900’lerde) Aslan’a doğru kaymaların farkındaydılar ve bunları astronomi listelerine kaydetmişlerdi! Söylemeye gerek yok, M.Ö. 2200’lerde baharın ilk gününün -Mezopotamya halkları için Yeni Yıl- tam 30 derece gerilediği ve Koç (Sümerce KU.MAL) “Çağı” ya da takımyıldızına kaydığı da zamanı gelince kaydedilmişti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.