Cihan Farûku Hazret-i Ömer (radıyallahu anh) da şöyle yalvardı:
-Ey Rabbim! Bana senin yolunda şahadet nasip et ve Rasûlü’nün beldesinde ölmek mukadder eyle!
Künyesi Ebu Hafs’tır, lâkabı da el-Faruk. Kendisine “ ayırd edici” mânâsına gelen bu lâkabı Peygamberler Peygamberi taktılar. Hak ile bâtıl arasını inceden inceye ayırdettikleri için.
Bir mağazada, "Bu pantolonun 34 bedeni var mı?" der gibi arkadaşlık uygulamalarıyla yapılan aşk seçimleriyle, günümüz insanının, "Hiç tanıyamamışım seni," hayal kırıklığı arasında bir paralellik olabilir mi?
Âşık Veysel bir Cumhuriyet gazetesi röportajında, "Bir imkân olsa da gözleriniz yeniden görebilsin ister misiniz?" sorusuna bakın nasıl yanıt veriyor: "İstemezdim, gözüm açık olsaydı belki bir çiftçi olacaktım, belki de kuru bir ot gibi yetişip kuruyacaktım. Benim dünyam kafamın içinde. Yetişiyor dünyam bana."