Sümeyra

Sümeyra
@sumishco
Çevremizdekiler bizim davranışlarımızı anlamıyorlarsa anlamasınlar. Bizim sadece onların anlayabileceği davranışlar sergilememizi istemeleri, bize dayatmada bulunma çabalarıdır. Eğer bu onların gözünde “asosyal” veya “akılsız” olmak demekse bırakın öyle olsun. Onlar çoğunlukla bizim özgürlüğümüze ve kendimiz olma cesaretine içerlerler. Yapıp ettiklerimiz başkalarına zarar vermediği veya onların haklarını çiğnemediği sürece kimseye açıklama yapmaya veya hesap vermeye mecbur değiliz. Genellikle başkaları tarafından anlaşılmayı, yani onaylanmayı ima eden bu “açıklama” yapma ihtiyacı yüzünden kim bilir nice hayat heba olmuştur. Eylemlerinizin yargılanmasına ve eylemlerinizden gerçek niyetinizin okunmasına izin verin ama özgür bir insanın yalnızca kendisine ve bu konuda haklı bir talebi olan bir avuç kişiye açıklama borcu olduğunu unutmayın.
Reklam
Partnerlerimizle anlaşmazlıklarımız veya tartışmalarımız olduğunda hepimiz bir miktar korku yaşarız. Ancak güvenli ilişkileri olanlarımız için,bu anlık ve geçicidir. Gerçek bir tehdit olmadığını veya istersek eşimizin bizi rahatlatacağını fark edince, korkumuz hızla ve kolayca yatışır. Ancak zayıf ve yıpranmış ilişkileri olanlarımız için, korku çok yoğun ve baskın olabilir. Washington State Üniversitesi’nden nörobilimci Jaak Panksepp’in “Birincil Panik” olarak adlandırdığı durumun esir oluruz. Sonrasında genellikle iki şeyden birini yaparız: Ya partnerimizin bizi avutup rahatlatmasını sağlamak gayretiyle talepkâr ve yapışkan hale geliriz ya da kendimizi sakinleştirip korumak amacıyla geri çekilip bağlantıyı keseriz. Tam olarak ne söylediğimiz farketmez,bu tepkilerin ardındaki gerçek anlam şudur: “Beni fark et. Benimle ol. Sana ihtiyacım var” veya “Beni incitmene izin vermeyeceğim. Sakinleşeceğim. Kontrolümü kaybetmemeye çalışacağım.” Yakınlığı kaybetme korkusuyla baş etmek için devreye giren bu stratejiler bilinçdışıdırlar ve en azından başlangıçta işe yararlar. Ancak sorun yaşayan çiftler, bu stratejilere giderek daha çok başvurduklarında, onları sadece birbirlerinden daha da uzaklaştıran, güvensizlik döngüleri oluştururlar. Bu döngüler, partnerlerin her ikisinin de kendini güvende hissetmediği, her ikisinin de savunmacı hale geldiği etkileşimlerle beslenir durur.
Françoise Dolto, ergenliği bir kabuk değiştirme dönemi olarak tanımlarken,kabuk değiştiren yengeçlerin tam da bu dönemde çok kırılgan olduklarını, bir zedelenmeye uğrarlarsa bunun izini tüm yaşamları boyunca taşıyacaklarını söylemiştir.

Reader Follow Recommendations

See All
Başka insanlarla birlikteyken kendimizi güvende hissetmek,ruh sağlığının en önemli yönüdür; güvenli ilişkiler, anlamlı ve doyurucu yaşamlar için esastır. Felaketlere tepkiler konusunda dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan çeşitli çalışmalar,stres ve travmanın üstesinden gelmek için sosyal desteğin en güçlü koruma olduğunu göstermiştir. Sosyal destek, yalnızca başkalarının varlığının olmasıyla aynı değildir. Hassas sorun karşılıklılıktır. Etrafımızdaki insanların bizi gerçekten görmesi ve duyması, başkalarının aklında ve kalbinde olduğumuzu hissetmektir. Fizyolojimizin sakinleşmesi, iyileşmesi ve büyümesi için güvenliğin içsel ihtiyaçlarına ihtiyaç duyarız.
Tabiatın insanlara en adilce dağıttığı nimet akıldır derler, çünkü hiç kimse akıl payından şikayetçi değildir. Nasıl olsun? Aklını beğenmemesi için aklından ötesini görebilmesi lazım.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Reklam
37 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.