Distopya diyince birçok kişinin önerdiği bir eser olduğu için beklentim çok yüksekti. Margaret Atwood'un sunuş yazdığını görünce beklentim iyice arttı . Ancak ben umduğumu bulamadım bu kitapta. Evet konu olarak çok başarılı fakat sanki sunamamış yazar kitabı. Tam akış toparladı sonu etkileyici olacak derken gereksiz bir Tanrı ispatlama çabasına giriyor yazar. Bir ara medeniyeti günahla falan eşleştirince sona geldim ama bitirmesem mi diye geçirdim içimden. Sayfa 325 de şöyle bir cümle var " Bolca tensel günah olmadan kalıcı bir uygarlık kuramazsınız." (?)
Distopya eserlerde cinselliği , argoyu , belki küfrü hatta erkek egemen o dili bile anlarım ve beğendiğim bazı eserlerde bunlar mevcut, ancak kitapta iyi polis kötü polisi oynatıp Tanrı'yı tartışmak bence hiç olmamış. Zoraki bir dindarlık. Bütünlüğü de bozduğunu düşünüyorum.
Benim beklentim çok yükseldiği için hayalkırıklığım da bir o kadar yüksek oldu. Kötü diyemem ancak bence iyi değil. Orwel'ın 1984'ü , Saramago'nun Körlük'ü , Zamyatin'in Biz'i ile aynı kefeye konulan bir kitap olması şaşırtıcı gerçekten.
Okumayın demiyorum ancak bence önceliğiniz diğerleri olsun :)