Who poverty and tatters and hollow-eyed and high sat up smoking in the supernatural darkness of cold-water flats floating across the tops of cities contemplating jazz, who bared their brains to Heaven under the El and saw Mohammedan angels staggering on tenement roofs illuminated, who passed through universities with radiant cool eyes hallucinating Arkansas and Blake-light tragedy among the scholars of war, who were expelled from the academies for crazy & publishing obscene odes on the windows of the skull, who cowered in unshaven rooms in underwear, burning their money in wastebaskets and listening to the Terror through the wall, who got busted in their pubic beards returning through Laredo with a belt of marijuana for New York.
Kulaktan kulağa
Birkaç müşterinin yanlış şeyleri duyması yeter. Kulaktan kulağa oyununu biliyor musun? Biri ilk kişinin kulağına bir şey fısıldar ve laf kulaktan kulağa fısıldanıp son kişiye ulaştığında tamamen farklı bir şeye dönüşmüştür.
Sayfa 279Kitabı okudu
Reklam
İnsanlar yıllar sonra eskiden bulundukları yerlere döndüklerinde o mekanların hatırladıkları gibi olmadığını keşfederek yıkılırlar.
Sayfa 256Kitabı okudu
Anlatılanların çoğu birinci elden bilgi değildi, insanlar birbirinden duymuştu. Hikayeler kulaktan kulağa geçtikçe değişir ve büyür.
Sayfa 250Kitabı okudu
"Dün onu vurdum. Adını da o zaman hatırladım. Elbette zaten ölüydü. İlk kırklıktan sonra ölmüştü, 1919'la 1923 arasında. Öğretmendi ve o zamanlar kasabanın gençleri öğretmenleri ciddiye almazdı. Adamın yaptığı en büyük hata kovboylardan birinin kızkardeşine çıkma teklifi etmek oldu. Sanırım aklında öğle vakti piknik yapmak vardı. Kovboy onu başından vurdu. Ben de dün aynısını yaptım. Bir daha asla kimseyle konuşamıyacak."
Sayfa 237Kitabı okudu
Ama bazen pes etmemek yeterli olmuyordu. En azından, uzun vadede
Sayfa 326
Reklam
714 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.