İlksöz: Hayat da bu roman gibi yarım kalıyor aslında.
Yarım bir hikâye nasıl anlatılır ki. Aslında yarım bile olduğu şüpheli, sadece 50 sayfa var elimizde. Sevgi Soysal'ın kanser tedavisi sürecinde yazmaya başlayıp tamamlanamayan bir 50 sayfa. Belki de hikâyeyi anlatmak yerine Sevgi Soysal'ı anlamaya çalışmalıyım bu son kitapta. Onun,
Kitabı çok beğenmedim açıkçası, fazla uzundu. Yarısına kadar kayda değer bir şey olmadı. Klişe yerler de vardı. Çok daha kaliteli polisiyeler var. Sadece yazarın betimlemesi iyiydi.
Spoiler içerir...
Kadın jandarmanın olayı araştırırken bir anda şüpheli olması, okuyucuyu şaşırtmak için yapılmış muhtemelen.
Bence mantıksız şeyler de vardı. Çok zengin bir iş adamı, kızkardeşine tecavüz edip intiharına sebep olanları öldürmek istiyor, bu kabul edilebilir belki. Bunun için bir sürü senaryo yazıyor, suç ortağı var. O kadar zenginsen elini kirletmeden bir şekilde çözersin.
Sonra en sinirimi bozan kısım, başkomiser Servaz, yardımcısının karısına göz koyuyor. Kadın da boş değil ona karşı. Yardımcısı da bu durumun farkında. Çarpık ilişkiler yani. Servaz'ın kızı, babası yaşındaki evli bir adamla sevgili.
Neyse okunmasa da olur bence.
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Simülakron 3, 1960larda yazılmış olsa da kendi döneminin ötesinde bir dönemi tasvir ediyor.Baş kahramanımız Doug Hall ,ticari amaçlı olarak insan davranışlarını gözlemlemek amacıyla tasarlanmış Simülakron 3 adlı bir simülasyon projesinde çalışmaktadır.Ekip arkadaşlarından Fuller'in şüpheli ölümü ve Lynch'in adeta buhar olup ortadan kaybolması ve varlığının dahi unutulması ,Hall'u üzerinde çalıştığı bu proje ile ilgili sogulamalara iter. Hall bir süre sonra Fuller'in kızı Jinx ile bir yakınlaşma içinde bulur kendini,ancak bir taraftan da tanıdığı herkes ve yaşadığı ortam onun için şüpheli hale gelmiştir.
Kitap bir yandan kahramanın gözünden içinde yaşadığımız gerçekleği sorgularken bir yandan da yaratılış ve yaşamın amacı ve gibi oldukça uzun zamandır devam eden felsefi sorgulamalara giriyor.Matrix filminin de esin kaynağı olduğu söylenince oldukça ilgimi çektiğini söylemeliyim.Oldukça kısa ve rahat okunan bir kitap meraklısına tavsiye edilir.
Çok sevmedim ben bu kitabı. Evet kalem iyi, duygular, kendi içinde yaşanılan çelişkiler v.s iyi verilmiş, iyi yazılmış ama karakterler itibariyle sarmadı beni, empati kuramadım onlarla. Okurken kendimi basit bir film izliyormuş gibi hissettim. Rahatsiz etti beni, yani rahatsız eden aldatma temalı bir kitab olmasi değil kesinlikle. Mesela Ahmet
Kitapı politik olarak incelemekten öte içinde ki aşk veya sevgi sizin tanımınıza hangisi uyuyorsa o ad ile incelemek isterim. Zamanın gerçekliğini yitirdiği bu çağda artık hislerinden şüpheli olan varlıkların o tarifi muazzam manzara için çırpınışlarına örnek bu kitap. Gerçek olmasını istediğimiz o güel üç harfin aldatmacasının kurbanlarıyız.
ŞEYTANIN GÖZLERİ
"Başkomiser Eray Gürhan'ın Vaka Defterinden"
Herkese Mutlu Akşamlar.
Sizlere kalemini #4 kitabı ile tanıdığım yazarımızdan yeni kitap ile geldim.
Yine harika yine soluk soluğa okudum.
Başkomiser Eray Gürhan'ın özel hayatını ve çözdüğü vakaları yazdığı defter annesi Vuslat tarafından gözlerindeki ışık fark
