Akış
Ara
Mesajlar
Bildirimler
Kaydedilenler
Ne Okusam?
Profil
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.17
AŞKIMIZ ESKİ BİR ROMAN.
yazardan okuduğum ilk roman. doğru tercihi yaptığım konusunda şüpheliyim. roman 3 polisiye hikayeden oluşuyor. üçü de basitti doğrusu. herhangi bir karakolda da yaşanabilecek sonunu tahmin etmek gayet basit olan 3 hikayeydi. sürükleyiciydi evet ama beklentimi karşılamadı…
Konusu iki yakın arkadaşın kafe işletmekle ilgili bir iş ilanına başvurmak için Amerika'dan kalkıp teee İskoçya'ya gitmesini anlatıyor. Böyle bir gözü karalık daha önce iç görmedim. Bir de huysuz İskoç Bey'i buldu orada tam oldu. Neyse efendim.
Sonra onu kolundan tutup çeke çeke götürdüğü arkadaşının çarpık cinsel yaşamını bizim huysuz çiftten daha uzun okuduk.
Öyle boş bir kitaptı ki o kadar olur. Ana kadın karakterimiz Bonnie, başka bir kitapta yan karakter olarak karşımıza çıksaydı s*rt*k diyeceğimiz türden bir kadındı. Bu kadar azgınlık moda mı, yoksa sevimli olacağını düşündükleri için mi yazıyorlar anlamış değilim. Bence sevimli değil itici. Halk arasında Dul Karı Ağzı dediğimiz, kapanmayan bir çene, arsızlığı ve rahat durmayan elleriyle Rowan'ı kendine zorla aşık etti ki, ben bunun adının aşk olduğundan şüpheliyim. Çok zorlamaydı ve tamamen sekse dayalıydı. İlginç hiçbir şey okumadım. İskoçya'yı sevmeme rağmen kitapta en ufak bir merakım uyanmadı. Üzgünüm ama vasatın altındaydı.
İntihar Dükkanı: Umudun Savaşı
Spoiler içerebilir.
Kitap bana birçok duyguyu bir anda yaşattı diyebilirim. Bir sayfada neşeli insanlara kızarken, iki sayfa sonra mutsuz insanlara kızıyordum. Kim haklı, kim değil konusunda hâlâ bir karara varamadım.
Kitapta bahsedilen zaman dilimi günümüzden çok ileride diye anladım. Ozon tabakası gitmiş, sülfürik asit yağmurları var, çölleşme
Elimden bırakamadım ama bitsin artık diye :D
Herkese selam. Muhtemelen çoğu kişi tarafından çok sevilen bir polisiye-gerilim yazarına şu an haksızlık edeceğim ama bana hiç hitap edemedi kitap. Katili ararken yer yer sıkıldım, slow burn oldu mu oldu ama bu kadar heyecansız bir üslup olmamalıydı bence. Bir de kitap bir serinin üçüncü kitabıymış (bilmiyordum) çoğu yerde kopukluk yaşamam ve
Sahaftan bu kitabı alma nedenim Moliere’in Zorla Evlenme kitabının uyarlaması olmasıydı. Dili çok ağır olmasına rağmen su gibi aktı gitti ama okuduklarımın hepsini anladığımdan şüpheliyim maalesef. Eski kelimelerin anlamını dipnotta vermiş ama dipnotlar kitabın en son sayfalarında. Bu okurken rahatsız edici bir durum olup okuma hızını yavaşlatsa da çözülebilecek bir sorun lakin daha basit kelimelerin anlamını verirken hiç aşina olmadığımız kelimelerin anlamını vermemişti ne yazık ki. Bir paragraf neredeyse tamamen Osmanlıca yazılmış ama hiç dipnot yok, paragrafı okuyorum ama artık anladığım kadarıyla anlayıp geçiyorum. Buna rağmen kitap bittiğinde bir eksiklik hissetmedim. Acaba boş laflar zaten diye mi kelimelerin(hatta cümlelerin hatta çoğu kez paragrafların) anlamını vermediler diye düşündüm ama yine de bu basımdan kaynaklı çok ama çok büyük bir aksaklıktı. İvaz Ağa’nın evlenme niyetini iki hocaya sorması anlatılırken hocaların konuşmaları hep eski kelime dolu ve neredeyse hiçbirinin anlamı verilmemiş. Hocaları eleştiriyor bir bakıma. Ayrıcı zor nikahı nasıl olur onu da anlatmış oluyor.
Basım 1970 olduğu halde dili gerçekten ağırdı. Ama bir kitap dili ağır olsa da ancak bu kadar akıcı olabilirdi.
İntibah! (Uyanış)
623 kitap okumuşum şimdiye kadar. Aklım neredeymiş de, İntibah 624. Kitabım olmuş! Vah bana vahhh.
Türk Edebiyatının ilk Edebi Romanı olarak bilinir.
Pişmanlığın, aşkın ve kıskançlığın eseri!
20'li yaşlarda Ali bey adında gencimiz var. Zengin ailenin tek çocuğu. Babası vefat ettiği için, annesi ile yaşar. Annesi vefat etmeden önce, oğlunun evlenmesini ister. Onu olgun bir birey olarak ister karşısında. (Her annenin hayalidir bu aslında) Ali bey bir kızı sever. Kız da onu sever (şüpheliyim az). Ama bu kız ondan büyük bir sır saklar. Sırrı söylemem okuyunca öğrenirsiniz. Onu öğrenince deliye dönen Ali çıldırır. Bir yandan da garip anasının oğlu için bulduğu bir kız ortaya çıkar. Amacı oğlu ile bu kızı evlendirmektir. Olaylar öyle karmakarışık ve şiddet, öfke dolu geçer ki, heyecanlanacaksınız.
Sonu zaten perişan etti beni..!
-"Sevdiğini üzmemek için doğruyu saklama! Çünkü bir zaman gelir, sevdiğin o gizlenen şeyden haber alırda sandığından çok üzülür"
-Zihninin kurabildiği ne kadar düşünce ve hayal varsa hepsini birer birer gözünün önünden geçirdi. Hepsi gözüne uyku gibi tatlı, fakat gece gibi karanlık ve huzur gibi olanaksız görünürdü.
-Gül cemaline mahcubiyet pembeliğiyle sevinç parlaklığından oluşan bir hoşluk geldi ki seyri elmas üzerinde renkler saçmaya başlamış parlaklık gibi bakan gözleri kamaştırır
·
Puan vermedi
İnsanlar sevmediğini görmezden gelirmiş. Birçok kitap okudum. Çoğu telkin amaçlı kaleme alınmış. Normalde güler geçerdim ama bu eser ifade ettiği görüşü uygulamada başarız oldu. Birkaç sorum var. 1) devletleri küçük yapılara bölüyor bu zaten hali hazırda var mahalli idare vs tarzında. 2) herkese gelir sağlansın diyor sağlansa bile elinde topar ile paran olsun bir kilo meyve alamama durumu olur bunu nasıl çözeceksin! 3) devletler teknolojiyi kötüye kullanırlar diyor mesela iyi ve kötünün kriteri nedir. Hem dünya yok olsa evrenin umrunda olur mu? Dünya üzerinde bazı şehirler yerle bir edildiği halde ruhu duymayan sesi çıkmayan hoşnut olan kesim yok mu? 4) cinsel devrimi olumlu görmüş hemde diyor olmak dışsal değil içseldir. Her gün birinin kollarında bahar olmak özğürlük değil olsa olsa dürtü köleliğidir. Sadakat kavramını sormak isterdim kendisine. Erkekler ve kadınlar farklı yaratılmıştır. Erkeklik öldü demeyle ölmez. Beyaz atlı prensi daha ne kadar bekleyeceksiniz!. İslam dininden eser yok. Demek ki safsata dini bunlara göre. Tabi bunları da iyi ifade etmek lazım. Medeniyet kadınları cadı, aftikalıları maymun kendilerini üstün ırk olarak görmek mi? Katıldığım yönleri: medya sağlam bir propaganda aracı her insan desteklediği partiyi kişiyi görüşü dünyanın merkezi sanıyor. Ne de içler acısı bir durum. Farklı bir bakış açısı kattı mı evet buna rağmen tarafsızca kaleme alındığından şüpheliyim. Tarih boyunca gittikleri yerlere salgın hastalık, bela, sömürge, yozlaşma getirmekten başka bir işe yaramayan batı dünyası...
Bu kitabın abartıldığı kadar güzel olduğunu düşünmüyorum acikcasi.. Yani kitabın önceden yazıldığı fazla belli orasına bir sey diyemeyecegim ama klişe kaldiramayan biriyseniz okumayı denemeyin bile. Olayların akışı fazla hızlıydı istemsiz devamını merak ettiriyor ama iyi olduğundan supheliyim, sadece devamında gelisecek bir olayı merak ettiğim icin wattpad'ten okuyabilirim.
Yeni bir mafya kurgusu ve yepyeni bir yazar. Yazarın dili akıcıydı ama İtalyanca terimler biraz yordu tabi. Yine de keyif alarak okudum. Elena, New York'ta yaşayan İtalyan asıllı bir avukat. Kız kardeşi Cosima'nın isteği ve çalıştığı hukuk firması yüzünden mafya örgütü lideri Dante'nin avukatlığı üstlenmek zorunda kalıyor. Olaylar da böyle başlıyor. Elena geçmişindeki bazı olaylar yüzünden mafyadan nefret ediyor. İnsanları sadece siyah ve beyaz olarak etiketliyor ama aslında kendisi bile gri bir karakterdi bence. Dante'ye de anti kahraman diyebilir miyiz şüpheliyim lakin sevdikleri konusunda gerçekten her şeyini veren bir adamdı. İki karakterin uyumunu ve cinsel çekimini sevdim, onları okumak baya zevkliydi. Ancak kitapta karakterlerin mantıksız bulduğum davranışları vardı. Mesela Elena'nın bir mafya avukatıyken gidip tanımadığı bir adama pat diye numarasını vermesi ya da Dante'nin kız zaten bir kere bir olay atlatmışken onu bu kadar yalnız ve korunmasız bırakması falan. Adriano vardı başında ama vasıfsız oldu biraz. Bana çok mantıklı gelmedi buralar. Aslında ev hapsi olan bir tutuklunun evde kafasına göre adamlarıyla takılması falan da mantıklı değil de yazar zaten kendime göre uyarladım yasayı demiş ona çok takılmadım. Sondaki olaylar duygu olarak biraz hızlı oldu. Bambi olayı havada kaldı, hain olayı havada. İkinci kitapta çözülecek diye düşünüyorum ve merak ediyorum. Ama daha şok edici olaylar falan beklemedim desem yalan olur. İkinci kitabı da yakında okurum muhtemelen.
İlk öncelikle tamamen kişisel yorumlarıma dayanarak yaptığım bir inceleme olduğunu vurgulamak istiyorum. İlk kitabı ortalama bulmuştum her şeye rağmen ikinci kitap ise tamamen bir hayal kırıklığı. İstediğim gibi romantik ilişki biraz daha arka planda tutulmuş aksiyon fazlalaşmış ama hala vasat. Asla kitaba kendimi veremiyorum üzülmem gereken zamanlarda kitapla bağdaşamıyorum olmuyor yani. Uzun uzun anlatmak da istemiyorum tamamen kendi düşüncem ama ilk kitabı seven varsa bile bu kitabı seveceğine şüpheliyim.
• 1984 •
Selam arkadaşlar ☻ George Orwell’ dan okuduğum ilk eser 1984’ ü sizlere tanıtmak için geldim. Konusu şöyle;
.
Dünyanın üç süper güç tarafından yönetildiği, her birinin kendi kuralları ve propagandası ile halkını yönetim altında tuttuğu bir gelecekte geçiyor 1984. Okyanusya, Doğuasya ve Avrasya isimli devletler birbirlerine karşı üstünlük kurmanın imkânsız olduğu garip bir denge içerisindedirler. Okyanusya halkı, Parti‘nin ve Büyük Birader‘in yönetiminde yoğun bir manipülasyon ve propaganda baskısı altındadır. Baş karakterlerimiz İktidar bir partinin içinde yaşamaktadırlar ve en küçük mimikleri dahi izlenmektedir. Winston Smith ve Julia, aşklarının vesilesiyle yaşadıkları bu hayatı sorgulamaya başlarlar. Çünkü Okyanusya’ da aşk yasaktır.
.
George Orwell’ dan okuduğum ilk kitabım. Farklı ve çok etkileyici bir konuya sahip. Böyle romanlar okuduğum zaman geçmişi hep düşünürüm mesela, insanlığın geldiği noktaları, geçmişten günümüze yansıtılan hayatlar çok ilgimi çeker. Düşünsenize öyle bir dünya da yaşıyorsunuz ki özgürlüğünüz yok, düşünmek bir suç, düşüncelerinizi dile getirmek ise ölüm cezası hatta idam. Kitabın gerçek mi yoksa kurgu mu olduğu arasında şüpheliyim. Anlatımı çok net ve gayet akıcı hatta okuru sürükleyen bir kitap. Genel olarak ben çok beğendim. Her okura tavsiye edilen ilgi çekici bir eser. Mutlaka bir göz atın. Hoşçakalın ✿
Bu metinde "Kadın ve Kurmaca" hakkında yazan Woolf, ataerkil bir toplumda kadın olmak ve yazar olmak bağlamında kısmen kişisel deneyimlerinden yararlanarak, kısmen de ürettiği yeni fikirlerden oluşturduğu bir "eleştiri" kurgular.
Woolf, kurgusal Oxbridge'te gittiği Üniversitenin kütüphanesinden şu sorular ile döner: Neden
''Mantığa karşı gelip kötü adama aşık olan her birimize.''
Dark romance kuyusuna dalmak istiyorum diyorsanız bu seri tam olarak beklediğinizi verecektir. Ama dark romance okumaya yeni yeni alışıyorsanız da bir tık fazla gelecektir. Genel olarak sevdim ya rus mafyalı kitaplara bu kadar düştüğüm için akıl sağlığımdan şüpheliyim ama olsun.
Vaktiniz varsa tek oturuşta bitebilecek bir dili var kitabın. Başlarda klişe gelecek ama son kısımlarından sonra ikinci kitabı okuma isteğiyle dolduracak bir konuya da sahip. Ancak bitirdiğiniz an giriş kısmı bir anlam kazanıyor kitabın
Aslında klasik mafya kitapları havasında başlıyor ancak Winter-Lia noktasında benzerlerinden ayrılıyor. Yazarın görsel ikiz noktası ve sonuna kadar "acaba" olarak ilerleten bir kalemi var. Karakterleri belki seversiniz belki sevmezsiniz ancak okurken kendinizi ilerisi için tahminler yaparken bulabilirsiniz.
Osamu Dazai'nin meşhur kitabının günümüz dünyasına uyarlanmış hali.Fakat ilk cilt için söyleyebilirim ki uyarlandığı kitaba göre çok sığ bir anlatımı bulunmakta.Ana karakterin nedenlerini eğer kitabın konusu hakkında bir bilginiz yoksa tam anlayabileceğinizden şüpheliyim sadece bu mangayı okuyarak.2 ve 3.ciltle bir bütün olarak değerlendirmek gerek tabii.
Öncelikle Dostoyevski’nin bu kitabı sipariş üzerine yaklaşık bir ay gibi bir sürede yazdığını bilmeyen yoktur sanırım.
En azından bu kitabı okuyanlar bir şekilde bu bilgiye rastlamıştır.
Bu ön bilgilendirme sonrası kitabımıza geçecek olursak Aleksey İvanoviç’in kumar tutkusunu ve çok da şaşırtıcı olmayan sonunu okuyoruz.
Zira kumar denince olayların hiç de iyi bir sonuca bağlandığını göremeyiz.
Burada da aynı durum söz konusu ve kumar tutkusunu hırsın nasıl da perçinlediğini görüyoruz.
Bir de Aleksey’in aşık olduğu Polina karakteri vardı ki anlaşılması ziyadesiyle güç bir karakterdi.
Kendi bile ne yaptığını biliyor mu şüpheliyim :)
General’in mirası alabilmesi için ölmesini beklediği teyzesinin gelişi de kitabın en keyifli yerlerindendi, o kasvetli ortamı biraz dağıtıp, beni baya eğlendirdiğini söyleyebilirim.
Kısacası yine okunduğuna pişman etmeyecek Dostoyevski eserlerinden biri.
