yoldaşların bağına doğru
seslen bana senin sesin iyidir. hüznün o samimi sonunda yeşeren garip otun sesidir senin sesin. bu suskun asrın boyutlarında ben, bir sokağın metindeki tasnif idraki tadından daha yalnızım. gel ve yalnızlığımın ne kadar büyük olduğunu anlatayım sana. ve benim yalnızım öngörmezdi eskiden, surların gece baskınını ve aşkın biricikliği işte
Hayat döngüsü mutlak başlangıçtan mutlak sona doğru artan bir ivme ile hareket eder. Bu yüzden evrenin yaşı evreninin ölçülebilen kısmından daha küçüktür. Hayatın içinde olan her şey kainatın kanunlarına uymak zorundadır. Yaşantılar, hisler, canlı ve cansız her şey başlar, biter ve birbirini etkiler. Asya'daki bir arı Amerika'daki bir maymunun varlığını dolaysız yoldan etkiler. Doğa, dört ana akımla tamamlar döngüsünü, güneş her sabah, her akşam. Bahar başlangıçtır doğada, güneş için ise sabah. Sonrası yaz. Her şey yolundadır ama kışı özletir. Sonra sonbahar, arkasından kış. Dört gözle bahar beklenir tekrar yazın sıcağından sıkılmak için. Yaşamak zorundayız içinde bulunduğumuz her koşulu ve döngüleri, mutlak sona kadar. Sonun mutlaklığının idrakı özgürleştire bilir bir insanı ancak. Hele bir de süresi konusunda şüpheniz yoksa.... Bu döngüde belki yüz defa daha doğacaksın ve öleceksin....
Reklam
Canım Sohrap
Seslen bana Senin sesin iyidir. Hüznün o samimi sonunda yeşeren Garip otun sesidir senin sesin. Ben suskun asrın boyutlarında ben, Bir sokağın metindeki tasnif idraki tadından daha yalnızım. Gel ve yalnızlığımın ne kadar büyük olduğunu anlatayım sana. Ve benim yalnızım öngörmezdi eskiden, surların gece baskınını Ve aşkın biricikliği işte
Sevgiye Sarılmak Kendine Yetmektir - Garib Çoban
Sevgiye Sarılmak Kendine Yetmektir - Garib Çoban Zamanında terketmediğin her kötü huy, his veya düşünce, vakti gelince acılar bırakarak ayrılıyor senden!.. Kendi kendimden kaça kaça yorgun düştüm. İçimizde olanlarla aramıza mesafe koyamayız. Tek bir güç vardır; başkalarını severek kurtarabilmek. Yaşam bütün bunlara değer mi?.. Oysa nedenini
TABİAT RİSALESİ BİZE NE DER?
Celâlettin-i Suyuti’nin Ed-Dürerü’l-Müntesire’si gibi pek çok kitapta geçen meşhur bir Hadis-i Kudsi vardır: “Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlûkatı yarattım”. Bu bilinmekliği isteme iradesi, İlm-i İlâhîde bulunan bir nurun bir kader programı haline gelmesi, semavatın açılması, serilmesi, düzülmesi; ardında maddî âlemlerin
15 öğeden 11 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.