Biz sadece hizmetkarlarız. "Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. Emanete sahip çıkmazsak alır başka bir millete teslim eder. Nitekim Arap'tan aldı, Türk'e verdi.
Bunlar güya küffar illerinden davet ettiğimiz keşiş hekimler! Seni iyileştirmek için gelmişler, en azından halk böyle bilecek. Herkes seni muhtemelen yarın ya da öbür gün şehit oldu bilecek. Senin yerine başka bir şehidi defnettireceğiz. Tüm bunlar olurken sen keşişlerle birlikte Rum iline doğru at sürüyor olacaksın. Cübben ve kurt başı asan şurada. Bugünden itibaren Gökgözlü Şerif öldü, sen keşiş Sarı Saltuk'sun.
Reklam
Anadolu bize mezar olursa bunca Oğuz'u geri Türkistan'a kaçıramayız. İki tarafımızda duvar, ama bize emredilen, önümüzdeki Haçlı duvarını gerekirse başımızı vura vura ilerlemek. Nereye kadar gideceğiz, diye soruyorsan bil ki "Sura üflenene kadar durmayın!" emri verildi.
Sayfa 100Kitabı okudu
Saltuk, biraz önce Sultan'la sohbette yeşeren ümitsizliğe düşmeme manasını idrak etmek için derinlere dalıp gitmişti. O şimdi tam bir Alperen, hatta Alperenlerin başbuğu olmuştu.
Sayfa 101Kitabı okudu
Yeni komşuları; köle olarak ele geçirilen Hristiyanların takas işlerine aracı oluyor, iki halkın arasındaki yaraların kapanmasını sağlıyorlardı. Verimli topraklara getirilip ekilen en kıymetli tohum hoşgörü, toplanan en güzel ürün de Allah'ın yarattığı her varlığı sevmekti.
Sayfa 112Kitabı okudu
Kemâl yolculuğunun en kıymetli azığı yalnızlık; kuru bir ekmek, acı bir su gibiydi. Ruhunun yürüyüşünde onu yukarıya taşıyacak olan kemâl yalnızlık yaşanmadan olmuyor, olamıyordu.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Bu coğrafyada yaşayan hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun garip bir köylü aklında bir tek soruyla göklere bakıyordu: "Moğol'un, Hülagü'nün tanrısı bizden ne istiyor?"
Sayfa 120Kitabı okudu
Ha ha ha! Dağı değmiş duydun mu? Bak sen bu genç yiğit ne güzel laflar ediyor. Şaka bilen kişi zeki olur; ahmaklar şaka yapamaz, gaf yapar; ikisinin arasında çok ince bir çizgi vardır.
Sayfa 134Kitabı okudu
Nice kimseleri yok etik, nice çocukları atasız bıraktık. Yer yüzünün üstüne değiştirdik ve altüst ettik; Sizde kaçmak var, bizde ise kaçanları yakalamak. Sizin için bizim kılıcımızdan kaçış yoktur; siz nerede bulunursanız bulunun oklarımız size yetişir, atlarımız her attan fazla koşar ve oklarımız bütün siperleri deler. Kılıcımız indiği yere yıldırım gibi iner, akıllarımız dağlar gibi sağlamdır, sayımız ise kumlar kadar çoktur; bizden aman dileyenler selamete erer, bizimle savaşa yeltenenler sonunda pişman olur. Siz bize "kafir" diyorsunuz, biz de size "fasık" diyoruz. Biz tanrı tarafından size musallat edildik. Yeryüzünün batı ve doğusu bizim elimizdedir, hiçbir yere kaçıp kurtulamazsınız. İlhanlı Hükümdarı Hülagû Han
Sayfa 141Kitabı okudu
Hülagû Han
- Tüm bunlar niye oldu? Niçin bize bunları yapıyorsun? Seninle hiçbir davamız, kavgamız yoktu. Dünyanın bir ucundan gelip diyarın tamamını, benim ülkemi neden yaktın. - Senin Tanrı'nın dediği gibi bir millet azınca onların başına bir bela musibet ediliyor işte. Sen ve yakınların azdınız, Tanrı'nızın bahsettiği bela da benim, geldim ve size kavuştum
Sayfa 148Kitabı okudu
148 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.