İncelemeye başlarken öncelikle bu kitabı okumaması gerekenleri sıralıyorum:
1) Acıyı sevmeyenler
2) Hayatı ciddiye almayanlar, vurdumduymaz olup hiçbir şeyi umursamayanlar, rahatlığına düşkün olanlar.
3) Hayatı toz pembe sananlar, çekinilen resimler gibi yaşadığını sananlar
4) Ön yargılı olanlar( özellikle yazara)
5)"Felsefe ne ki?"
..............👤 MY 👤 TALK 👤 BOX👤.............
100/1️⃣0️⃣0️⃣ PROFİLLERDE “Paylaştığım alıntılar onlara katıldığım anlamına gelmemektedir.” ŞEKLİNDE bilgilendirme notlarına rast geliyorum. 🤔 O halde, alıntılarınızı yorumlayın yanlış tanınmak istemiyorsanız. Yorum alanı diye bir şey var çok şükür. Böylelikle sadece yazarlara hizmet etmemiş ve
Sağlıklı besleneceğinize dair kendinize defalarca söz verdikten sonra kendinizi kocaman bir dilim çikolatalı pasta yerken buluyor ya da daha planlı çalışacağınızı söyledikten sonra yine sınavdan bir gün önce sabahlıyor olabilirsiniz. İtiraf edelim: Siz de bu durumlardan mutsuzsunuz ve değişmeyi diliyorsunuz. Peki gelecekteki versiyonunuza dair hayaller kurmak bile size iyi geliyorken değişime karar vermek ve bunu sürdürmek neden bu kadar zor?
Dünya değişiyor, beklentiler artıyor ve bu hıza uyum sağlamak gitgide zorlaşıyor. Akıllı cihazlar bile çağın gerisinde kalmamak için güncellenirken, büyük değişimler karşısında aynı kalmanız pek mümkün olmasa gerek. Elinizde tuttuğunuz kitap, okullarda öğretilmeyen ama hayatınızı düzene koymak için ihtiyacınız olan bilgileri içeriyor ve doğru karar vermekten etkili düşünmeye, değişim yollarından sürdürülebilir sistemler kurmaya kadar pek çok süreci adım adım işliyor. Bireysel gelişimin ve başarının formülünden ziyade sürece odaklanarak davranışları değiştirmenin uzun vadedeki faydalarına odaklanıyor.
Ayça Karaman’dan Karar Ver, Planla, Harekete Geç durmadan değişen dünyada işleyen ve sürdürülebilir bir düzen kurabilmek için ihtiyacınız olan bilgileri yöntemler ve alıştırmalarla pekiştiren interaktif bir yaşam rehberi…
Herkesin duyduğu alışıldık şeylerden uzunca bahsetmek istemiyorum. Sadece herkesin bilmedigi ve öğrenmesi gerektiğini düşündüğüm karbon ayak izinden bahsetmek istiyorum önce: karbon ayak izi, üretilen sera gazı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. Hayvansal ürünler karbon ayak izi en yüksek ürünler iken sebze ve meyveler en düşük karbon ayak izine sahip. Etin su ayak izi de oldukça yüksek, sadece 150 gr bifteği üretmek icin 2312 litre su kullanılıyor.
Şimdi diyeceksiniz ki, "Ne yani benim akşam yemeğim gelecek yüzyılın en büyük sağlık risklerinden biri görülen iklim değişikliğine mi neden oluyor?" Valla isteyen araştırsın : Evet.
Önümüzde kaçınılması imkansız bir iklim krizi söz konusu ve her bireyin bu konuda sorumluluk alması gerekiyor. Gelecek kuşakların yani torunlarımızın daha yaşanılabilir bir çevreye sahip olması için sürdürülebilir yaşam politikalarını destekleyip kendi yaşam tarzlarımızı da ona göre şekillendirmeliyiz.(minimalist yaşam tarzını benimsemek, sıfır atık yaşamak, geri dönüşüme katkı sağlamak, tasarruf yapmak, beslenme konusunda daha bilinçli davranmak vb.) Unutmayın biz ortalama 60-70 yıl yaşayıp öleceğiz, doğa kalacak...
Bir ekonomik sistemin devamlılığı açısından sürdürülebilir bir politika ortaya koyması ve ekonomik döngüsünde süreklilik sağlaması için üretim-tüketim mekanizmasını işlevsel kılması veya bu döngüden en az birini besliyor olması gerekir. Bu noktada dünyaya egemen olan kapitalist ekonomik sistemin en başlarda belli bir zümrenin ihtiyaçlarını
...
Ergenlik dönemindeki birey, evlenme, aile kurma ve çocuk sahibi olma konusunda ne fiziksel ne de psikososyal olgunluğa ulaşabilmiş değildir. Psikososyal olgunluk, hem şu anda olan bitenle başa çıkabilme hem de geleceği de koordine edebilme becerilerine sahip olmayı gerektirmektedir. Çocuğun olgunlaşmamış bedeni toplumun beklentilerini
Kendi ayaklarının üzerinde durup hep başarılı olmaya, tek başına da ayakta kalmaya teşvik edilen metropol kadınlarının giderek erilleşmesi, dişil dünyalarında büyük hezeyanlar yaşamalarına yol açıyor ne yazık ki.
Bu yüzden günden güne kendimize yabancilaşıyoruz, hayattan kopup yalnizlasiyoruz. Kimi görsem umutsuz mutsuz. Ne kadar hayat dolu