Akhalıların prensi Filipomene’ye yazarların yakıştırdıkları övgüler arasında, barış zamanında savaşı hazırlamaktan başka hiçbir şey yapmadığı vurgulanır. Dostlarıyla yaylaya çıktığında sık sık durur, onlarla konuşurmuş: - Eğer düşmanlar şu tepede biz de ordumuzla burada olsaydık iki taraftan üstün gelen kim olurdu? Savaş düzenini bozmadan onlarla nasıl temas kurulabilirdi? Eğer geri çekilmek isteseydik ne yapmamız gerekirdi?- Böylece gezinti sırasında onlarla tüm olası durumları öngörürmüş. Onların fikirlerini alır, kendininkini söyler, savlarla fikrini desteklermiş. Öyleki bu sürekli düşünmeler sayesinde askerî harekâtlar sırasında hiçbir kaza meydana gelmezmiş ki bir çaresini bulmasın.
Parçalanmış yazgılarla çaresi olmayan üzüntüler sizi ya avaz avaz bağırtır ya da sürekli bir tepkisizliğe sürükler.
Reklam
Alışkanlık
"Gerçekten de alışkanlık çok amansız ve hain bir öğretmendir. Bizi yavaş yavaş, gizliden gizliye etkisi altına alır; fakat başlangıçta ağır, yumuşak ve önemsiz gözükürken zamanla güçlenir, yerleşir, kısa sürede öfkeli ve zorba yüzünü gösterir ve öyle hale gelir ki ona karşıdan bakma özgürlüğümüzü bile alır elimizden. Sürekli doğanın kurallarına karşı çıkar:"Usus efficacissimus rerum omnium magister." [Alışkanlık her şeyin en güçlü efendisidir.]
Sayfa 113 - Alfa Yayınları
Düşünce krizi, tek bir bakış açı­sının krizi olmaktan ziyade, belli bir düşünsel seviyeye ulaşmış olan bir dünyanın krizidir. Varoluş ve düşünce ile bağlantılı sıkıntı­ları giderek daha net görmemiz, bir fakirleşme değil, tersine sonsuz bir zenginleşmedir. Aklın kendi yapısına gittikçe daha derinlemesi­ne bakması, düşüncenin iflası değildir; eğer bakış açısının muazzam genişlemesi temellerin yeniden yapılandırılmasını talep ediyorsa, bu bir acizlik değildir. Düşünme, gerçek güçlerce taşınan, kendini sü­rekli sorgulayıp düzeltmelere zorlayan bir süreçtir. Bu yüzden açı­ğa çıkmış olanın önünü ürkekliği nedeniyle tıkamak, en vahim hata olurdu. Zira, anın sahip olabileceği en yüksek düzeydeki verimlilik, olayları artık kısmîlik olarak birbirleriyle buluşturma isteminden zi­yade, kısmî bilgileri giderek daha da kapsamlaşan bir bağlamlılık­tan hareketle anlama ve yorumlama isteminde yatmaktadır.
Sayfa 106 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okuyor
"Aslında bu özgür düşünce denilen şeyin, esas hâli isyan ruhudur. Buna yıkım düşüncesi de denilebilir. Sadece baskının ve kısıtlamaların kaldırılması ile beraber ilk kez filizlenen bir düşünce değil, baskılara ve kısıtlamalara verilen tepkiler ile birlikte ortaya çıkan ve özünde mücadele olan düşüncedir. Sürekli verilen bir örnek ama bir gün bir güvercin Tanrı'dan bir istekte bulunmuş: 'Uçarken hava bana engel oluyor ve hızla ilerleyemiyorum, havanın yok olmasını istiyorum.' Tanrı onun bu dileğini dinleyip yerine getirmiş. Ancak daha sonra güvercin ne kadar kanat çırpsa da uçamamış. Yani bu güvercin aslında özgür düşüncedir. Güvercin ancak hava direnci olunca uçabilir. Mücadele gayesi olmayan özgür düşünce, sanki bir vakum tüpünün içinde kanat çırpan güvercin gibidir, hiçbir zaman uçamaz."
324 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
"Kızıl Sultan " Abdülhamid
Esere başlamadan önce üzerinde fazlasıyla durduğum Abdulhamit dönemine değinmek istiyorum . II.ABDÜLHAMİD DÖNEMİ; Tahta geçen II. Abdülhamid Osmanlı Devleti'nin 34. Padişahı ve 113. İslam halifesidir .(1876-1908) yılları arasında 33 yıllık bir hüküm sürmüştür. Kanun-i Esasi'nin hazırlandığı , meşrutiyetin ilan edildiği ,
Kaplanın Sırtında
Kaplanın SırtındaZülfü Livaneli · İnkılap Yayınevi · 20229,5bin okunma
Reklam
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
“İnsan zihni, sürekli tohumların ekildiği verimli toprak gibidir. Tohumlar düşünceler, fikirler ve kavramlardır. Söz tohum gibidir ve insan zihni son derece verimlidir! Bir tohum, bir düşünce ekersiniz ve o büyür. Burada tek problem şudur: Genellikle bu verimli toprağa korku tohumları ekilir”
Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır: Bir erkek.
Sayfa 395 - İnkılapKitabı okudu
" Varsın bugünde mutlu olmasın ruhun. Bugün de kahveni biraz soğuk iç, Orkidelerin solsun bugün de vefasızca. Hatta bugün çekilmez biri ol duyarsızca. Sürekli iyi ve mutlu olmaya çalışmak, Dünya'nın bizim için var olduğunu iddia edenlerce empoze edilmiş bir hastalıktır. Sen bugün biraz sağlıklı ol... Biraz küfürbaz, biraz keyifsiz ol. "
Reklam
Bütün kitabı buraya aktaracak mıyım peki
En mutsuz insanlar: bilinçsizliğe hakkı olmayan insanlar. Bilincin sürekli açık olması, insanın dünyayla ilişkisini durmaksızın yeniden tanımlaması, bilginin aralıksız geriliminde yaşaması ömür boyu yittiğini gösterir.
Aşk o ki bir kez karanlık düşünce hikayenin orta yerine , yok oluyordu. Sürekli kayan bir zemin üzerinde dik durmak mümkün olmuyor , gökten yıldızlar kayıp kayıp gidiyordu öyle bir an geliyor ki durdurmak istese bile insan kendi içindeki işleyişlere söz geçiremiyordu
Sayfa 193
Zihnimizde fikirlerin varlığı sürekli, duyguların varlığı ise geçicidir. Zihnimizin muhtelif fikirlerle meşgul olmaktan boş kalabildiği hiçbir dakika yoktur. Halbuki duygular böyle değildir. Kinimiz, garezimiz, sevgimiz ve arzumuz şuurumuzdaki geçici bir takım durumlardır; düşünce kuvvetimizi zaman zaman istila ederler, her vakit sevmeyiz her vakit öfkelenmeyiz.
Sayfa 283Kitabı okudu
Deirdre McCloskey
karamsarlık satar. Hiç anlayamadığım nedenlerden dolayı, insanlar dünyanın cehenneme gideceğini duymaktan hoşlanırlar ve bazı aptal iyimserler bu zevklerine müdahale edince huysuz ve küçümseyici olurlar. Yine de karamsarlık, sürekli olarak modern ekonomik dünyaya yönelik zayıf bir rehber olmuştur.
Sayfa 295 - EpsilonKitabı okuyor
Utanç
Kimden niye utanır ki bir insan? Hepimiz "piece of shit" değil miyiz? Hepimizin kusurları var, boktan özellikleri var. Neden kendi kusurlarımdan dolayı başkalarından utanayım, tamamen saçmalık bu. Önemli olan kusurlarımı düzeltmeye çalışmaya efor sarf etmem, buna kafa yormam. Hiçbir zaman mükemmel olmayacağım ama elimden geleni de yapabilirim. Kimseyi gözünde büyütme, hepimiz gelip geçeceğiz bu anlamsız dünyadan. Başkaları ne der acaba diyerek vakit kaybedemem artık, yeter. Yeterince vakit kaybettim bu şekilde ama pişman da değilim. Böyle olması gerekiyordu ve oldu. Hepsi bir deneyim. Yarın da çıkıp sunumumu yapacağım. Gelişimimin önemli bir parçası bu. Sunumumu yaptıktan sonra siktir olup gidicem, eğlenicem. O rahatlamanın bana verdiği özgüvenle, başarmışlıkla. O rahatlamayı yaşamak o kadar istiyorum ki. Denizi seviyorsan fırtınayı da seveceksin Alperen bey. Başka çaren yok. Her şey dualite değil midir bu hayatta? İyi ve kötü, korku ve rahatlama, mutluluk ve mutsuzluk, huzur ve acı.. Zaten bu hayatın anlamı olmadığı için ve belirsiz olduğu için güzel değil mi, sürekli bir arayış çabası, öğrenme hevesi. Bunlar sayesinde sıkılmak diye bir şey yok hayatımda. Bir insan neden sıkılır ki, yapacak bu denli şey varken bu boktan hayatta. Boktan ve yaşaması güzel hayat. Bazen boktan bazen çok güzel. Bazen acı dolu ama gerçek acıyı tatmadım henüz. Hep suni acılar, beynimin benim için yarattığı acılar, beynimin bana oyunları.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.