Herkese iyi akşamlar, sevgili okurlar canım dostlarım. Gün geçmiyordu ki 1000 kitapta güzel bir etkinlik olmasın. Beni tanıyan okur dostlarım biliyorlardır ki şiiri çok seviyorum. Şiiri eminim siz de çok seviyorsunuzdur, öyle umuyorum. Şiir sevmemek ne mümkün? Şayet sevmeyenler için de bu ilk adım olabilir. An itibariyle şiir kitabı okuma
Behçet Necatigil ve Cemal Süreya Şiir Ödüllerini almış, İkinci Yeninin içinde yer alan gerçek adı Hikmet Süreyya Kanıpak olan şair.
Cemal Süreya önerisiyle Süreyya Berfe adını kullanıyor edebiyat hayatında. Her ne kadar İkinci Yeni olarak başlasa da, sonrasında 60 sonrası kuşağı arasında yerini alıyor. Halk şiirine yakınlaşıyor.
Eserde"Kitaplarda Olmayan Şiirlerden Seçmeler" bölümündeki şiirleri çok beğendim.
"Sesimi alıp göğe bıraksam
Bilemez yaşamasını elbet düşecek
Yüzüm sen bari kolla kendini
Sesim bir gün bitecek
Beni ölüme karşı
Yaşama karşı iyi savun"
Daha sonraki bölümlerdeki şiirlerinde sanki başka şairi okuyorum hissi verdi. Bu da sanırım iki akım arasındaki geçişinden kaynaklanıyor.
"Bazen karıştırıyorum:
şiir mi yazıyorum
telesekreterlere mesaj mı
bırakıyorum?"
kendi kendini burada çok güzel tanımlamış Süreyya Berfe. Ben de okurken bazen "Şiir mi okuyorum yoksa dümdüz bir konuşma mı ya da aforizma mı okuyorum?" dediğim oldu.
Özellikle "Şiir Çalışmaları" başlığı altındaki dizeler, şiirden çok aforizma gibiydi.
Yine de okuduğuma pişman etmeyen şiirler mevcut.
İyi okumalar.
"Yorgunuz.
Durup dururken de
Yaşayıp yaşarken de yorulduk.
Hiç kimse hiçbir şey dinlendiremez bizi.
Ölene dek yorulduk." (s. 307)
Farklı, kendine özgü üslubuyla şiir dünyasına ayrı bir tat katıyor
Süreyya Berfe Eserin kendi tabiriyle: "Geceyle yorulmuş, günle doğrulmuş şiirler." Hepimiz geceyle yorulanlar değil miyiz? Çok azımız
20 sayfa dayanabildim.. :)
Bunun sebebi kesinlikle yazı stili vs. değil. Kitap direk "bomba" etkisinde. "Dur şu yazar hakkında kötü bir şey demedim ona da laf edeyim", havası ile yazılmış gibi geldi ve bu rahatsız etti. Yataktan doğruldum resmen, kitabı biri sesli okusa hazır ola geçersiniz, şimdi bana da bir şey diyecek diye..
Bu benim hiç hoşuma gitmedi. Sonuçta biri sizin düşündüğünüz gibi düşünmeyebilir, tarzı sizin tarzınıza uymayabilir ama bu onlara bu tarz şeyler söyleyeceğiniz anlamına gelmez. Şuraya bir alıntı atayım da anlayın;
"Bir de 'İkinci Yeni'nin gölgesinde olup da 1969'da ona karşı çıkanlar da oldu: İsmet Özel, Süreya Berfe ve inanılmaz uzun yeteneksizliğiyle Ataol Behramoğlu. "
Önereceğim son kitaplardan olabilir ki galiba ilk defa bir kitaba kötü bir eleştiri yazdım. ⊙﹏⊙
Editör ve derleyiciliğini Şair Ataol Behramoğlu’nun yaptığı Modern Türk Şiirinin İkiyüzyılı üst bağlığıyla tanıtılmış, Büyük Türk Şiiri Antolojisi adlı eseri 2 ayrı cilt halinde Sosyal Yayınlar’dan yayımlanmış. Bilebildiğim şiir antolojileri arasında en kapsamlı ve yeni şairlere kadar uzanmış bir seçki.
İlk cildini ayrıca değerlendirmek isterim.
Ahmet OKTAY:
Fazıl Hüsnü Dağlarca ile konuştuk biraz. "Sen şair değil bilginsin" dedi, şunları da ekleyerek: "Şiirlerini küçümsediğimi sanma, ama senin gibi her alana açılan bir kişi daha yok. Ne zaman yapıyorsun bunları?"
Sana öyle hak veriyorum ki Dağlarca!
(Uzun zamandır herhalde bir kitabı okurken hiç bu
Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna."
Nilgün Marmara
”Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir.”
Can Yücel
”Kuş ölür, sen uçuşu hatırla.”
Furuğ Ferruhzad
Sunuş yazısı şu cümlelerle başlıyor:
“Bu bir şair ayaklanmasıdır. Şairler ayaklanmış ihtiyaç halinde sığınacağımız şiirler bırakmıştır. Evet, ihtiyaç halinde. Ne zaman göğsümüzü sıkıştıran bir efkâr bassa şiir imdada yetişmiştir.”
Türk sosyalist hareketinin önemli tarihlerini ve olaylarını sermesi bakımından kitabın farklı bir tarih çalışması
Bir de 'İkinci Yeni'nin gölgesinde olup da 1969'da ona karşı çıkanlar oldu: İsmet Özel, Süreya Berfe ve inanılmaz uzun yeteneksizliğiyle Ataol Behramoğlu.
Cemal Süreya ile Süreyya Berfe, yakın iki arkadaştır. Berfe sevgilisinden ayrılmıştır. Cemal Süreya ile konuşurlar. Cemal Süreya, Berfe'nin bu kızla çok mutlu olabileceğini düşündüğü için, ilişkileri tekrar devam etsin diye onu ikna etmeye çalışır. "Bak şöyle şöyle de huyu vardı" diye güzel yönlerini sayar kızın. Berfe de her seferinde "Keşke bunun için sevseydim onu" , "Sadece bunun için sevseydim onu" , "Yalnız bunun için sevseydim onu", deyip durur.
Cemal Süreya bir anda yumruğunu masaya vurur: "Bunu bana sat! Ne istersen veririm, sat bu sözü bana!" der heyecanla. Berfe, "Hangi söz anlamadım?" der. "Yalnız bunun için sevseydim..." diye tekrarlar Cemal Süreya. Süreyya Berfe gülerek "Al senin olsun, bir kadeh rakını alırım" der. Sonra ekler: "Haa bir şartım daha var, şiiri göreceğim bitince mutlaka."
Birkaç gün sonra arar Berfe'yi. Buluşmak ister. Telaşlıdır. Berfe anlamıştır sesinden şiirin bitmiş olduğunu. Cemal Süreya şiiri okuduğunda, Süreyya Berfe'nin dili tutulur adeta. Duygulanır. Sesi titrer: "Bırak bir kadeh rakıdan vazgeçtim" der. "ben sana bir şişe rakı ısmarlayayım!"
Edebiyat Karın Doyurmaz Çay İçirir- SIDDIK AKBAYIR
Peki şimdi kim ilk önce bu şiiri bulup yoruma yazacak bakalım. Haydi dostlar yarış başlasın. Sonunda sürpriz olabilir.
Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna."
Nilgün Marmara
”Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir.”
Can Yücel
”Kuş ölür, sen uçuşu hatırla.”
Furuğ Ferruhzad