Beyrut tarafından geçen bütün halklar ; kendi işlerini, savaşlarını, galibiyetlerini, sahip olduklarını, denizden çıkmakta olan büyük bir taş dağına kazıyıp gitmişler. Onda dört bin yıllık, üç bin yıllık, iki bin yıllık, elli altmış yıllık, Firavunların, Nemrutların, kayserlerin, imparatorların, hatıra suretleri, hatıra yazıları var; bu padişahların çoğu askerlerini birkaç ay burada tutup geçip gitmişler, lakin kendi izlerini kaldırmışlar. Bizim mübarek Türkler, Osmanlıların gelmesinden evvel de sonra da burada bin yıl hakimlik etmişler lakin şu hakimliklerini bir çizgi ile olsa da hatıra getirmeyi fazla iş olarak düşünmüşler, bu derece tevazu ya da tembelliği, tarih baba ekseriya affetmiyordur !
Açığa Çıkan Tuhaf Bir Dünya 1834 yılına, hatta tam olarak 28 Temmuz tarihine gidelim. Zaman yolculuğumuzun bu ziyaretinde önünde yer alan ıssız harabelere boş gözlerle bakan ayrıca bakınız Texier adlı bir Fransız'ı görürüz. Tüm kent bu harabelerden ibarettir. Texier, Fransa Kültür Bakan­lığı tarafından Tavium adlı antik bir Kelt kentini bulmak
Reklam
207 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel bir inceleme-araştırma kitabını bitirdim. Rahmetli Yusuf Akçura'nın Suriye, Filistin ve Kudüs'i Şerif'ten yazdığı ilgi çekici 30 adet mektubun Vakit gazatesinde yayınlandığı belirtiliyor. Kesinlikle çok değerli bilgiler mevcut kitapta. *1913 yılında Beyrut'u anlatan yazar ''şehri kaplayan büyük binaların hepsinin mektep, hem de ecnebi mektebi olduğunu ve en az mektebi bulunan halk, Müslüman Araplar'' diye belirtiyor. *Yusuf Akçura'nın şöyle bir düşüncesi var, çok doğru. Türklerin Avrupa'dan kovulması tamamlanınca, ortaya çıkacak meselelerden birisi Arap meselesi olması çok muhtemeldir. *Araplar, ''Türkler bu memleketi kendilerinin sömürgesi olarak görüyor.'' düşüncesi içindeler. *Beyrut'ta ki gazeteler haberleri İngiliz, Fransız ve Yunan ajanslardan alıyor nedeni, Osmanlı haber ajansları yalan haber yaptığına inanıldığı düşüncesi... * Avrupalıların Suriye'yi yutmak istemelerinde şüphe yok. Bir emelleri olmasa, niye milyonlarca para harcayıp mektep, hastaneler ve yetimhaneler açıp uğraşsınlar, tespitleri çok doğru... Daha bir çok bilgi var kitapta... Okumanızı tavsiye ederim...
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
Suriye ve Filistin Mektupları
Suriye ve Filistin MektuplarıYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 2016111 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Türkçülük akımının en büyük temsilcilerinden olan Yusuf Akçura Suriye ve Filistin gezisindeki gözlemlerini yazıp "Vakit" gazetesine göndermiş ve bu mektuplar yayınlanmış. Suriye ve Filistin topraklarının elden gitmesi 1917-1918 yıllarında oluyor bilindiği üzere... İşgaller, hainlikler, savunulamaz hale gelen cepheler. Ama "Suriye ve Filistin Mektupları"nı okurken "biz bu toprakları çok daha önce kaybetmişiz zaten" dedim. Bir milleti var eden, ayakta tutan, yücelten dildir. Dil varsa bağlılık, birlik, beraberlik vardır. Ve herşey dil temellerinin üzerine kurulur. Parçalanmak, bozulmak istenen milletler önce dillerinden vurulur. Yusuf Akçura'nın mektupları bize gösteriyor ki bu topraklarda Fransız, Yahudi, Alman, İngiliz, Arap varmış ama Türk yokmuş... Yazışma dili Fransızca, konuşma dili İngilizce, Fransızca, Almanca ama Osmanlı toprağı olan bu yerlerde Türkçe konuşan yok! "Niye Türkçe konuşmuyorsun?" diyen de yok! Eğitim veren doğru düzgün kurum yok, ne dinî ne millî... Nerede güzel eğitim veren gösterişli bina varsa ya Fransız ya Alman yada Yahudi... Yahudiler Araplar ve Türkler gibi değil önce dillerine bağlılar sonra dinlerine... Çalışıp çabalıyorlar. Siyonist olduklarını gururla söylüyorlar. Ve şu anda Filistin'in, Suriye'nin Kudüs'ün hali ortada... Okurken sinirlenip elimden bıraka bıraka bitirdiğim bir kitap oldu. Gerçek tarihe meraklı herkese tavsiye ederim. İyi okumalar.
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
Suriye ve Filistin Mektupları
Suriye ve Filistin MektuplarıYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 2016111 okunma
“Din ile milletin ayrılması gerekir”
(…)Ben Arapların Türklerle tamamen müsavi olmalarına karşı değilim, Osmanlı İmparatorluğu’nda TÜRK ve Arab’ın hakları eşit olsun. Lâkin Arapların Türkleri yiyip bitirmelerine, temsil etmelerine, razı olamam. Nasıl ben Türk’ün Fransız ya da Rus olmasını istemiyorsam, aynı şekilde Arap olmasını da istemiyorum. Din-i İslâm bence milliyet fikirlerinden yukarı, milliyet fikirlerinden âlidir: O bir millete bağlanmamış, Arab’a da Türk’e de has değil. Din ile milletin ayrılması gerekir. İslâmın dili sadece Arapça, Müslümanlık Araplıktır demek, Allah’ın rabbülâlemin olduğunu unutmak demektir. İslâm milliyete bağlı değildir, ben İslâm’ı Hristiyanlık gibi bütün dünya milliyetlerini bitirmeden içine alacak kadar geniş diye iman ediyorum. Kudüs-i Şerif, 3 Nisan 1913
Islahat, otonomi, hatta istiklâl, gerçek kuvvetlerin derecelerini, münasebetlerini değiştirecek değil, bunun için ıslahattan çok şeyler bekleyen genç Araplar, meşrutiyetten çok şeyler bekleyen Genç Türklere benziyorlar. Kudüs-i Şerif, 17 Nisan 1913
Reklam
Net...
'Türk memleketini, Türk akçesini sevmiyorsunuz, lâkin kendiniz her taraftan buraya geliyorsunuz, nasıl olsa da buraya yerleşmeye çalışıyorsunuz, keyfinize gelmiyorsa, sizi buraya çağıran yok."
Sayfa 107Kitabı okudu
"Yahûdiler, Almanı da, Arabı da, Fransızı da, hepsini bastırdılar. Yahúdiler gemiyi kapladıktan sonra çok temiz gemimiz kirlenmeye başladı. Havayı Yahûdi kokusu kapladı. Kulaga gök gürültüsü gibi sadece "ğ" sesleri gelmeye başladı."
"Müşriklik, Yahûdilik, Hristiyanlık, Müslümanlığın birbirine çok karışmış olduğu Suriye ve Filistin'de Georgi, Circus, Îlya ve Hızır'ı da birbirinden ayırmak mümkün değil."
"Islahat, otonomi, hatta istiklâl, gerçek kuvvetlerin derecelerini, münasebetlerini değiştirecek değil, bunun için ıslahattan çok şeyler bekleyen genç Araplar, meşrutiyetten çok şey bekleyen Genç Türklere benziyorlar." Kudüs-i Şerif 17 Nisan 1913
324 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.