708 syf.
10/10 puan verdi
Mezarlar bile küsmüş, kadınca ölene!
This is a man's world (Bu bir erkeğin dünyası) This is a man's world (Bu bir erkeğin dünyası) But it would be nothing (Ama hiçbir şey olmazdı) Nothing (Hiçbir şey olmazdı)
İlyada
İlyadaHomeros · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20147,3bin okunma
326 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Hava kurşun gibi ağırdı...
"Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani, -öyle gibi de görünüyor- Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani..."(s. 248) Vasiyet etti Nâzım usta. Tek isteği vatan topraklarında ölmekti. Ama gel gör ki, vatan toprağında bile yatmasını çok gördüler. Çok sevdiği
Hava Kurşun Gibi Ağır
Hava Kurşun Gibi AğırHıfzı Topuz · Remzi Kitabevi · 2011557 okunma
Reklam
415 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Pardon hanımefendi yoksa siz türbanlı mısınız?
Sene 2009. T.Ü Kimya bölümünden mezun olacak 65 kişiden biriyim. Dışarıda türbanlı, üniversitede başı açık bir insan olarak dört yılımı geçirdiğim fakültenin Organik Kimya dersinde sıradan bir gün. M.isimli hocamız hışımla içeriye girdi ve kürsüsüne çıktı. Onun için derse başlamadan bir tur geyik yapmak ders adına motivasyon aracıydı. O gün hiç
Kar
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,4bin okunma
544 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
GDO'lu Kara Ölüm Geceleri;
Sessiz Ev'i okuduktan sonra Veba Gecelerini okumak için içimde oluşan beklenti ve istek hayli yüksekti, Sessiz Ev romanındaki tarihçi karakterinin Veba'yı araştırması, çok derinine inmemiş dahi olsa romanda konu edilmesi ve Veba Geceleri'nin kitapta geçmesi son çıkan kitap için ben de oldukça beklenti yaratmıştı, çıktığı gün alındı, Sessiz Ev
Veba Geceleri
Veba GeceleriOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20216,6bin okunma
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Eksik Parça
Godot'yu Beklerken, ismini birçok kez duyduğumuz bir tiyatro metni. Bu esere kadar absürt tiyatro hiç okumamıştım. Kara mizahtan pek hoşlanmam birçok mantıksızlık gibi görünen durumlar barındırdığı için, ama buradaki absürtlük daha okunabilir ve güldürücü geldi bana. 2 perdeden oluşan eserde ana karakterler Estragon (Gogo) ve Vladimir (Didi).
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınevi · 19927,9bin okunma
Sürüp gelen çağlardan
Yangına uğramışsa Duymaz olmuşsa kulaklarım göklerin muştu sesini Elbet kıracağım bir gün bu ihanet kelepçesini Çün defterler açılıp hesaplar soruldukta Yetimin hakkı soruldukta yoksulun hakkı soruldukta Milletim omuz omuza verip Kıyama duruldukta Gündüzler nasıl beklerse gecenin bitmesini Sabırla söküyorum bu tarih gecesini.
Sayfa 34 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Ey insan ey şimdilerde hep bir beklemeye duran Duy zaman içre sürüp gelen bu sesi Sürüp gelen çağlardan çağlara Renk veren tarihe yeşil çağlayan Savaşçı yüreğinden savaşçı yüreğine Cezayirden senegalden Yüreğimin içine Boğaziçine Kelimelerden bir kelime diken yeryüzüne .
Erdem Bayazıt
Erdem Bayazıt
235 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Arkadaşlık ilişkileri, mücadeleler, fedakarlıklar, bazı şeylerin hiç olması ve boşuna yitip gitmesi.. O kadar fazla duygu uyandırdı ki bende hangilerini yazsam bilemiyorum. Duygusal yönü ağır basan kitaplardan biri. Çocuklar da rahatlıkla okuyabilir, yetişkin olarak ben de zevk aldım. Beni üzen çok fazla şey var ama buruk bir şekilde de olsa
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,4bin okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
Zamanın Kokusu ve Geç kalmışlığın Tadı
Neden kimse bir yavaşlık tanrısı icat etmedi? PETER HANDKE ‘’Yeryüzünde geç kalmışlığın ilacı yoktur’’ bir kitaptan altını çizdiğim bu cümleyi ilk okuduğum günden bu yana düşünüyorum ve ara ara beni kaygılandırsa da bir yerlere kapı araladığını söylemeliyim. Telafisi mümkün olmadığını söylediğimiz bu çetrefili hastalık tam olarak nedir? Ben bu
Zamanın Kokusu
Zamanın KokusuByung-Chul Han · Metis Yayınları · 2018732 okunma
Sürüp gelen çağlardan
Yeryüzü bana mescit kılındı Ant verdim toprak şahit tutuldu Her sabah her öğle her akşam İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak Seslerden bir sesle fırınlanıp Sulardan polatlanan benim Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran
Reklam
Sürüp gelen çağlardan
... Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran yüreğimde. Kargaların sırtlanlarla anlaştığı bir günde Bir yabancı fırtınaya tutulan yapraklarım ...
Sonun Sonsuzluğu
1 Acı, bir ırmak gibi Doluyor yüreğime Bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum Beni artık ne çiçekler Ne çocuklar kurtarır Ne de o her gün Yinelenen doğum.
Ey insan ey şimdilerde hep bir beklemeye duran Duy zaman içre sürüp gelen bu sesi Sürüp gelen çağlardan çağlara
Sürüp Gelen Çağlardan Yeryüzü bana mescit kılındı Ant verdim toprak şahit tutuldu Her sabah her öğle her akşam İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak Seslerden bir sesle fırınlanıp Sulardan polatlanan benim. Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini. Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Cânım Sait Faik’im
İncelemeyi yapmaya karar verdiğimde aklıma ilk gelen yorum Gülten Akın’ın şu dizeleri oldu; “Âh, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” Sait Faik öyle ince, öyle insan bir yazar ki.. Durup ince şeyleri düşünmek bir yana, üzülen hatta oturup ağlayan bir insan. Böyle bir insan varmış yani. Herhangi bir masaldaki bir efsane değil. İşten, güçten, arkadaşlık ilişkilerinden, güncel yaşamdan, hatta kendimden çok bunaldığımda,kötü hissettiğimde hep bir deniz kenarına gider vapurları, gemileri izlerim. İyi gelir bana. Artık hayattan yorulup nefes almaya ihtiyaç duyduğumda Sait Faik’i okuyabileceğim. Aynı etkiyi yaratıyormuş meğerse. Öyle hissettim. Okurken içim o kadar dolup taştı ki, hayata dair umut verici, yaşamakla eşdeğer satırları, ağlattı, güldürdü. İnce ruhunu kitaptan bir alıntıyla aktarmak istiyorum; “ —Ne oluyorsun be? dedi. Şair misin, ne boksun? —Martı öldü de... dedim. —Martı da ölür, dedi. İnsan ölmüyor mu? ..Ben martıya bir mersiye yazmış, ateşin karşısında okumak üzereydim.” Kitabın sonlarına doğru, yalnızlık içinde kendine yalnızlık eşleri bulup, balıklara, kuşlara, ağaçlara duyduğu üzüntü kadar kendine de acıdığını, ama hala umutlu olduğunu anladığım hikayesinden bir alıntı; “Nereden gelirse gelsin, dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin!.. Bir hişt hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.. —Hişt hişt. —Hişt hişt. —Hişt hişt. “
Seçme Hikayeler
Seçme HikayelerSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20205,5bin okunma
248 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.