Güyâ Tanri,her biri bir "ümmetin" güdücüsü olacak olan peygamberleri, yönetim (idâre) ve itâat ettirme isinde tecrübeli ve yetkili olsunlar diye koyun güdücülügü isiyle görevlendirir. Çünkü bu hayvanin diger hayvanlara nazaran daha mûnis (insandan kaçmayan, kanı sicak vs), daha çabuk itaat eden (boyun egen), yaradilistan zayif ve korunmaya muhtaç yönleri vardir.Üstelik etinden, sütünden, derisinden yararlanma olasiligini verdigi için bereketi çok bir hayvan sayilir ve bu nedenle Cennet hayvanlarindan addolunur.Bununla beraber,muhtemelen aklinin eksikligi nedeniyle,ve çayirlik yerdeki yasami itibariyle, diger hayvanlara nazaran,daginik yasamaya egilimlidir.Su bakimdan ki, bir koyun sürüsü çayira saliverildigi zaman, koyunlardan her biri bir tarafa çeker ve basa çikilmaz bir hal alir. Bu itibarla koyun sürüsünü bir arada tutup toplu olarak çayira yaymak, basli basina bir "mehâret", bir beceriklilik isidir ki, bu da ancak usta bir çobanın elinden gelir. Bundan dolayidir ki herkes çobanlik edemez. Usta bir çoban, sesinin tonu ve ahengi sayesinde koyunlari itaatkâr kilarak bir arada otlatip sürmeye muktedirdir. Ve iste "Peygamberler", ilerde kendi ümmetlerini yönetmekle, güdüp gözetmekle görevli olacaklari için,Tanri tarafindan,daha önceden çobanlik isiyle görevlendirilmislerdir.