Dün, sevgilim kederli, gamlı dostunu okşadı. Acılar çeken, sitemler tatmış olan cana, tatlı sözteri ile kendi
tadından tat verdi.
• Akla, akıl üstünlüğü verdi, hoş öğütleri ile kulağa küpe taktı, tadı tatlılığı coşturdu. Gözlere nOr bağışladı.
• Bana; "Ey benim yüzümden zayıflayan, hasta düşen, perişan olan dost, ey benden ürken, korkan kişi, ben kerem
sahibiyim, ben kendi satın aldığım ku-lumu satmam." dedi.
• Dikkatle bak da gör: Sevgili ne yardımlarda bulunuyor? Bize nasıl ferahlıklar veriyor? Yüsuf, güzelliği uğrunda
ellerini kesenleri arıyor.
• Ona; "Beni aciz, zavallı sanma!" dedim. "Kanlı göz yaşlarıma da bakma, ey sevgili senin haberin yok, ben seni altınla
işlenmiş atlas bir elbise gibi giymişim, seninle beraberim, beni kimsesiz sanma!"
• Kim de dünya sevgisini bırakıp Hakk'a yönelmek isteği varsa, o nefsini yendiği için şaşılacak bir kişidir.
Kendinden, kendi varlığından kurtulmuş bir canda, zevk içinde, zevk vardır.
• Allah aşkına sus, yersiz sözler söyleyerek, susma huyunu öldürme! Bu kasî-deyi uzatma, kısa kes; çünkü asîde
geliyor.
"Kasîde, İslamî edebiyatta bir nazım şeklidir. Kafıye kuruluşu gazel gibidir. Övgü şiirleri olduğu için, beyit sayıları
gazellerden fazladır. Asîde, nişasta, yağ ve balla yapılan bir çeşit tatlıdır. Doğu Anadolu yemeklerinden "hasuta" belki de
"asîde" adlı Selçuklu yemeğinden alınmıştır. Çünkü hasuta da nişasta, tereyağı ve şekerle yapılmaktadır. Midelerine
düşkün olanlar "Lokmasız sohbette yoktur faide / Rabbena ünzül aleyna Ma'ide"