Durdurdu bi gece yarısı ışık süzmesi çakarları,
Kısa kısa sirenleriyle polis abiler belinde tabancalı,
Kimlik felan deyip zorla balon şişirtdiler bana, bana ya,
Sarımsağı kabuğuyla soğanı cücüğüyle karpuzu çekirdeğiyle
Yumurtayı kabuğuyla ayırmaya kıyamayan bana ya!
Üflemek yook abi dedim raki balık yook deniz mi getirdiler balik olsun
Üfle üfle
Sus kalbim sus ve sözlerime kulak ver
Daha dün ruhum bir ağaçtı, yaşlı ve güçlü;
kökleri toprağın kalbine inen ve dalları ebediyete uzanan;
baharda çiçek açan yazda meyve veren
Bir şey sorabilir miyim?
Zaman zaman sizin de içinizde hafiflemek, düşselliğin perdahından geçmek (fakat yine de çok ağırdan alarak geçmek), sonra yavaşça ve süzülerek dünyamıza sil baştan inmek isteği hiç uyanır mı?
Çarçabuk tarafından çekip bir yerlere gitmek (ey kalbim yine mi, yine mi?), bir şeyleri yakıp yıkmak, uzun bir ilişkiyi birden bire bitirivermek ister ve bunlardan birini olsun yapamazsanız bile çevrenizden ve her türlü bitişik nizam yakınlıklarınızdan bir anlığına kurtulmayı düşünür müsünüz hiç?
Bunu yapın (ama hemen yapın), susturun o delifişek kalbinizi, susturun ki aynı kalbiniz size o ürkünç sus çiçeği yerine kendi renk-ahenk çiçeğini sunsun.
Ne diyorum ben; susturun o kalbi diyorum, susturun, hemen yapın bunu, yapın ve kalbinizi kendi avuçlarınıza alın. Başkalarından önce asıl siz ona hükmedin. Çünkü ey kalbim, sen benim kalbimsin!
Dayan kalbim dayan
Gevşiyorum önce -olduğunca
Derin bir nefes alıp veriyorum
Başımı kaldırıyorum göğe
Mavinin, arkasına saklandığı koca yersiz topluluk
Ya da mavinin önüne geçen evet önüne
Pamuk gibi dedikleri bulut daha çok
Bence sevgi arayan bir ayı kalmış hatta daha çok
Belki birkaç hafta sonra infazı gerçekleştirilecek
olan mahkum gibi, evet