"Kanımı istersin toprağım Yoksa cesedimi mi Yeter ki sen susa Suyun olurum senin"
Sakin ömrüne bir avuç sudan fazla olan neymiş ki yalnızlığın tam da yıkıntısını seven bir aşk gibi asıp ihtimali kesik çığlığına kısa bir misafirhane en fazla misafirmişim sana en fazla akşam dengeyi karıştırıyor harmanlanıp kırılan demin içine susa susa
Reklam
6.bölüm * 15 Ekim 2010 tarihinde Thomas Fritz [...] kurumuş bir yabanelması ağacını kesmeye kalktı. (...) Kalem kalınlığında bir dal, elinin başparmağıyla işaret parmağı arasındaki perdeye girdi. (...) İki gün sonra doktora gittinde bir kist oluşmuştu. Fritz antibiyotik kullandı ama işe yaramadı. Eli ancak beş hafta sonra bir cerrah etine
Zaten Falih Rıfkı Atay’da kelime “uydurulduğunu” itiraf ediyor… Örneğin “Genel” kelimesinin uydurulmuş olduğunu açıkça yazıyor.[8] Bu konuda bir örnek olarak aslı Arapça olan “hüküm” kelimesinin nasıl Türkçeleştirildiğini reform çalışmalarına katılan Falih Rıfkı Atay’dan dinleyelim: “Dolmabahçe Sarayı’nda toplanmıştık. Sağımda Naim Hazim Hoca, solumda Yusuf Ziya. Sıra “hüküm” kelimesinde. “Bir karşılığı yoksa alıkoyalım” dedim. Naim Hoca’da, Yusuf Ziya da “Olamaz” dediler… Hayli tartıştık. Toplantıdan sonra Asya Türk lehçelerini pek iyi bilen Prof. Abdulkadir Inan bana gelerek: “Hiç üzülmeyin, “hüküm” kelimesini yarın Türkçe yaparız Falih Bey” dedi. Ve ertesi gün usulca elime bir pusula verdi. Radloff’a göre bazı Türkçe lehçelerinde “ök” akıl demekmiş, “ük” şekline girdiğini gösteren örnekler de kağıtta yazılı idi. Bir uzak lehçede “um”, “üm”le isim yapıldığı üzerine de bilgi edinmiştim. Alt tarafı kolaydı: ük, üküm kullanıla kullanıla “hüküm” olmuştu. Toplantıda “Hüküm Türkçedir” dedim ve sabahleyin öğrendiklerimi sayıp döktüm. Iki hoca da susa kalmışlardı. “Uydurma” demeyeyim de “yakıştırmacılık” ilminin temelini atmıştık.”[9]
İskender, bir kültür birliği oluşumunu sağlamak için Makedonlar ile Perslerin evlilik yapmalarını istiyordu. Nitekim, Arrianos'tan öğrendiğimize göre 10 000 Makedonyalı asker, Anadolu ve İran'daki yerli halktan kişilerle evlenmişti. İskender'in kendisi de, Susa'da yapılan bir törenle iki Pers prensesini eş olarak aldı.
Sayfa 140 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kraliyet Yazıtları olarak bilinen İran'daki Nakşi Rüstem, Persepolis ve Susa'daki Pers kralı I. Darius Yazıtı'na göre İskitler dörde ayrılmakta ve onlara; -" Saka Haumavarga "(Haoma içen İskitler), -"Saka Tigraxauda" (Sivri şapkalı İskitler), -"Saka tyaiy paradraya "(Denizin ötesinde İskitler) ve -"Saka tyaiy para Sugdam" ( Sogdiana'nın / Semerkant'ın ötesindekiler) denilmekteydi.
Reklam
878 öğeden 821 ile 830 arasındakiler gösteriliyor.