yarın gidiyorum, şakımayın yıldızlar, sormayın konuşalım demiyorum, susarak da çoğalıyoruz ya gizimi veriyorum bu eve, ağaca, akıp giden suya günler zor olacak, görüşelim diyemiyorum ...
Uzaktan konuşalım konuşacaksak. Uzun konuşalım, aradaki boşluklarla ve daima susarak
Reklam
Meğer baba olmak; eşinin ve çocuklarının duygu değişim rüzgârlarıyla üşümeleri; bu sebeple de soğuk ve sıkıntılı sözler sarf etmeleri karşısında kenetlenmiş elleri asla bırakmadan: kimi susarak, kimi hafif tebessümlü cevaplar vererek onları sakinliğin güvenli limanına yavaşça çekebilmekmiş. Ve onlar rahatlayınca: "Buyurun, şimdi konuşalım canlarım..." deyip, ailece öfke fırtınasına tutulmaktan koruyabilmekmiş ve ilişkinin kontrolünü elinde tutabilmekmiş.
Dünya
Cemal Süreya, "Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu."
Sayfa 53 - kapı
Taşralı çocukların kaderi
Kitaplarla tanışmamız, bir kitap bulup okumamız,kaderin cilvesi, Allah'ın lütfuydu.
Reklam
Hiçbirimiz, bir dostun hatrını yıkacak kadar lebaleb dolu, sıkı, sıkışık değiliz. Başımızı kaşıyacak vaktimiz var. Bir selam vermeye, gece yarısı telefonda bir dize okumaya, birbirimizin elini sımsıkı tutmaya, gözlerinin içine bakmaya vaktimiz var. Başka bir şehre gitmeye, belki portakal çiçeklerinin mevsimine, yerel renklere ve başka şehirlerin akşamlarında başka rüzgarlara vaktimiz var.
Ve "gecikmiş" olmanın bütün acısı gelip üzerimize çöreklenecekti. Mazeret değildi elbette fakat hüzünlüydü.
Kardeşimiz Çay
İki kişi şöyle karşı karşıya otursa, üçüncüsü çay! Aramızda, bütün mahremlerin tanığı. Tabii bir parçası, bir uzvu gibi insanın, avuçlarında sıcaklık, dudaklarında can suyu ve her yudumda biraz daha arzuyla, çay!
İnsan bir hatıra oluyor nihayetinde. İki gönül bir ise iki baş bir yastıkta gerek.
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.