Susma sanatının özü budur: Genişliğe alan bırakmak. Sessizliğin açtığı genişlik, insana kendi sonluluğunun darlığını unutturur; ki insanlar onları ezen, bunaltan o sonluluktan ötürü, “konuştuğum sürece yaşarım” düsturuyla, durmaksızın konuşurlar. Susanın deneyimi ise başkadır: “sustuğum sürece, benim hayatımı aşan sonsuzluğun parçası olarak hissederim kendimi”.