Hasan Ali toptaşı henüz yeni tanımanın heyecanıyla bir söyleşi kitabını alıp soluksuz okuyup her sayfada notlar alıyor, yazarın her dediğini ince ince süzüyordum. Söyleşide verdiği cevaplar beni biraz etkilemişti, ve kelimeleri merak uyandıran yazar gibiydi. Neyse ; kitabı bitirdim ve Hasan Ali toptaş İn kitabını okumak istedim. Bin hüzünlü hazı aldım ve başladım okumaya, iyi ilerliyordum. Uzun tasvir ve tahlillerin sonunda kimin konuştuğunu ve Alaaddin i merak eder oldum. Kitap çok gariptirki birçok kelime barındırıyor ama sanki hiçbirşey anlatmıyormuş gibi veyahut anlatıcı bir adım ilerleyip bin türlü tasvir, hayaller, halüsinasyonlar anlatıyordu. Bir türlü kitaptan istediğim duyguyu veyahut yazarın oluşturmaya çalıştığı havayı içime çekemedim. Umarım diğer kitapları iyidir. Bazen yazarlar yazarken acele ederler ister istemez, o olağan üstü birikimlerinin yükü ağır gelir ve dayanamayıp her fırsatta okura o yükten de yükler. Halbuki Hasan Ali söyleşide yazarken bazen susmak gerektiğini söylemişti. Ama bu yapıtında kendisi pek yapamamış bunu.
Bin Hüzünlü HazHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20194,473 okunma
"Tecrübeme göre, iyileşmek için bazen kötü şeyleri kusmak gerekir. Dışarı atmak acı verir ama zehri içeride tutmaktan iyidir."
•"Herkesin en az bir kez böyle hissetmeye hakkı olmalı, diye düşündüm. Her şey karardığında tutunacak bir ışık. İnsana ışığın geri geleceği umudunu verecek bir mutluluk kırıntısı."
Arka Kapak Yazısı:
•”Kaçtığım sırlar sonunda beni bulmuştu.Ama dedektifler gitmişti ve dünyam yavaşlamaya başlıyordu. Çiftlik evinin etrafındaki geniş açık alanların beni sarmaladığını hissettim. Sorunlarım kuytulara çekildi ve hayat gözüme yeniden basit göründü. Serin ve tatlı bir rahatlama hissettim.
Bu akşam Thunder Basin bir hapishane gibi gelmiyordu. Uzun,acı verici bir yolun sonundan beni kendine çağıran iki açık kapı gibiydi.Sığınağım gibi...