Bir kitap düşünün...
Henüz okumadığınız,
Kapağını dahi açmadığınız bir kitap...
Ne kadar yabancı geldi değil mi?
Şimdi bu kitabı okumadığınızı düşünün.
Belki de gerçekten okumadınız.
Kapağını dahi açmadınız.
Seni o kadar özlüyorum ki, tarifi olamaz. Yanımda olsan “açsam yüzün baksam dursam". Dostluğuna, sevgine, şefkatine, teselline o kadar muhtacım ki sevgilim. Beni senden başkası avutamaz, teselli edemez. Ne yapayım söyle bana. Ne edip, nerelere gideyim. Derdimi kimlere dökeyim. Ah sevgilim ah... Bir gün içinde belli aralıklarla ölümün
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon)
8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir
Merhaba arkadaşlar...
Kendilerine hayran olduğum halk ozanlarının anlatıldığı bir kitap... Kitapta Âşık İhsani, Anadolu'nun bağrında yetişen ta Pir Sultan Abdal'dan bu yana gelip geçen bir çok âşık, ozan ve halk şairine yer vermiş. Bu halkın insanlarının neler anlattığını birer veya ikişer örnekle bizlere sunmuştur. Mahzuni Şerifler, Pir Sultan
Bazen celladın olur, bir kaç dize, yapışır yakana, bazen de tatlı bir tebessümle yaralar... Fakât illa ki gönüle sızar, bir gönülden taşanlar...
Kimine göre susuz bir coğrafyaya günlerce yağan yağmurdur şiir, kimine göre ısırgan otudur, şifası zahmetindedir, kiminde fısıldayan bir sestir, "Anne uyudun mu?"
Kiminin, "şiire anlam
Kitabi okumadim, bizzat içinde yaşadım. Kurgusu ve dili o kadar güzel ki... Kendisini gerilim- korku türünde pazarlayan çoğu kitaptan, daha çok gerildim ve korktum. O hissiyat nasıl oluştu bilmiyorum. Sanki dünyanın en aç ve susuz insani bendim. Çok güzel bir deneyim oldu. Zaten bir Cengiz Aytmatov kitabı olduğundan eleştirmeye kalksam, Çarpılırım... Tavsiye ediyorum.
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Dışımızdadır ağaçların kanadı suların elleri
Toprakla deniz arasındaki fark
Birisinde susuz boğuluruz
Öteki nem bile değildir sözümüze
Her kapımız bir mezar taşı
Biz hepimiz uzun uzun ölürüz ...
Ey yaptıklarına hayran olduğum, şaşırıp kaldığım Allah’ım!
Sen, mâdemki duâ etmemizi emrettin, ne olur, şu emrettiğin duâyı da kabul buyur:
Rabbim, şu taş kesilmiş kalbi sen mum gibi yumuşat, iniltisini tesirli ve acınır bir hâle getir ki, feryâdına Senin tarafından yetişenler bulunsun.
Yâ Rabbî!
Kerem ve lütfunla hidâyet ettiğin kalbi
Fakir Baykurt doğum zamanını şöyle anlatıyor: "1929 doğumlu olduğum doğru. Ay, gün bilinmiyordu. Anamla konuştuk. Köyde orak mevsimi. Tarlada sancılanıp eve gelmiş. Haziran ortasıdır..."
Hepimizin büyüklerimizden dinlediği bir hikâye değil midir bu? Tarlada sancılanıp doğum yapan nenelerimiz vardır elbet, tarlada gölgede ağacın altında