288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Erkek,kitlenin düşünen beyni ise,kadın da hisseden kalbidir. Ne biri diğerinden daha az kıymetlidir,ne de biri diğerinden fazla övgü ve özene layıktır. Kadının eğitimi önemlidir. Zira kadın,ezelden ebede taşıyıcısı olduğu"annelik"vasfını ancak bilgili,kültürlü,eğitimli olduğu takdirde hakkıyla ifa edebilecektir. O kadın ki insanı insan yapan serüvenin baş aktörüdür. Odur,cemiyetleri çiğ iken ele alarak,yayıkta döve döve,merhamet süzgecinden süzerek olgunlaştıran. Durgun suyun parazit ürettiği gibi,durağanlık,bir işle meşgul olmamak da insanı bozar. Toprak ne kadar yüksek verim gücüne sahip de olsa,gübrelenmiş, bellenmiş,sulanmış da olsa,çok iyi güneş de görse,bünyesinde tohum barındırmıyorsa neyi yeşertsin ? Gördüğümüz halde gözümüzden kaçan,duyduğumuz halde anlamadığımız pek çok hadiseye şuur gözlüğüyle nazar kıldığımız vakit,her hadiseden ince bir hikmet payı çıkartabiliriz. Ancak duyarak yaşadığımız anlardan lezzet alırız. Duyarak yaşamayı ise,uyanık bir şuur ile elde ederiz,şuur,yaşla değil,yaşayışla ilgilidir. İçinde birbirinden güzel 63 hikayeden oluşan bu kitabı keyifle,hissederek,ölçerek ve anlayarak okumaya çalıştım, sizler için okuduğum hikayelerden alıntılar bıraktım Özellikle Kırk Ev Bir Mahalle ve Hayallerimiz Bizim Tohumlarımızdır hikayelerini çok beğendim Umarım sizler de keyifle okursunuz,tavsiyemdir bu tarz hikayeler insanı dinlendiriyor da okurken bunu farkettim Kitaplarla ve sevgiyle kalın
Kırk Ev Bir Mahalle
Kırk Ev Bir MahalleMecbure İnal Vela · Uyanış Yayınevi · 20241 okunma
can sıkıntısının iki kaynağı
Onun anlamları üzerine yazmaya devam edeceğim inşallah. Can sıkıntısının iki kaynağı
Sayfa 127 - Kapı Yayınları 1.baskı
Reklam
"Şuur ve Durağanlık..."
- "... Eğer kendimi hüzünlendiriyorsam, kendimi hüznüm içinde tepeden tırnağa hüzünlü kılmalıyım, durağan bir cismin ilk darbeden sonra devinimini sürdürdüğü gibi, edindiğim atılımdan yararlanıp hüznümü yeniden yaratmaksızın ve taşımaksızın onu kendi akışına bırakamam; şuurda hiç durağanlık yoktur. Eğer kendimi hüzünlü kılıyorsam, bunun nedeni, hüzünlü olmamamdır, hüznün varlığı, kendimi hüzünle duygulandırma davranışım aracılığıyla ve o davranışın içinde elimden avucumdan, kaçar. Hüznün, kendinde varlığı hüzünlü olma(nın) şuuruna sürekli bir biçimde musallattır, ama bu, benim gerçekleştiremediğim bir değer gibidir, hüznümün düzenleyici bir anlamı gibidir, yoksa onun kalıbı gibi değil..."
ithaki yayınları