Herkese merhaba gününüz nasıl geçti..
Size bugün en sevdiğim kitaplardan biri olan
YABANCI-Şahmeranın yorumu ile geldim..
Her okuduğumda farklı duygular hissettiğim betimlemeleriyle satır aralarında kaybolduğum defalarca soluk soluğa okusam da seneler sonra tekrar okuyacağım bir kitap YABANCI..
Kitap bol betimlemelerle sarılmış olsa da iki günde çabucak okuyup bitirdim daha önceleri bitirdiğim gibi..
Bir katil tarafından kaçırılan Doğa Güngör, kendini insanlardan soyutlamış ve yaşadıklarını kendi ruhuna kazdığı çukurlara gömmüş bir genç kızdır.
Kar tanesi, Doğa Güngör’ün sembolüdür. Kan ise onu kaçıran Ediz Çağıranın bir katilin sembolüdür.
Yavaş yavaş Doğa Güngör’ü ele geçiren Ediz Çağıran, Doğa Güngör’ün ruhuna her dokunduğunda onu parçalara ayırmaktadır.
Ona karşı hissettiği muhtaçlığa, bağlılığa ve şefkate rağmen...
"Ortalık dağıldığında onu toplayabilirsin..." demişti babam bir keresinde. "...ama bir ruh dağıldığında onu toplayamıyorsun.
*Hissetmek çok farklıydı. Özellikle hayalini kurduğunuz bir şeyi tam kalbinizde hissetmek bambaşkaydı..*
*Oysa soluk soluğa ona doğru kaçtığım geleceğim bile, geçmişimin pençe izleriyle doluydu
*Bir an yorgun gözlerime baktım, derin bir kuyuyu andıran gözlerime... Yukarıdan bakan bir insan o kuyunun içindeki suya düşen yansımasını görürdü, kuyunun derinliklerinde ne olduğunu, o kuyunun dibine inmedikçe bilemezdi. İnsanlar gözlerime baktıklarında gözlerimin aynasından gördükleri
yansımaları dışında hiçbir şey görmezlerdi, oradaki ifadesizliğin derinliklerinde ne olduğunu sorgulamazlardı..