Şeyma Yormaz

Davası olmayanın sevdası hakiki olmazmış. Davayı da sevdayı da ehl-i Kudüs’ün gözlerinde, Aksâ’nın aziz cemaatinin yüzlerinde okuyoruz... Mahcup oluyoruz.
Reklam
Ben Filistin'im...
Ey dünyanın korkaklığına inat yiğitliğini elden bırakmayanlar… Ey gözümün yaşını silmek için bir gece yola koyulup, yolda bırakılanlar… Ama tekrar yola koyulmaktan asla vazgeçmeyenler… Ey hücrelerime kadar sevgisini ve merhametini bahşedenler… Büyük bir yürüyüş bizimkisi… Haksızlığa karşı yeniden diriliş… Zafer çocukların gülüşleriyle gelecek toprağıma… Zafer arşa ulaşan dualarla gelecek… Ben Filistin’im… Dün gibi bugün de toprağımın tek sahibiyim…

Reader Follow Recommendations

See All
Bir kalbiniz vardı sizin, bir yüreğiniz... Uzak coğrafyalarda unuttuğunuz bir Kudüs'ünüz vardı. Hatırlayın! Yalnızca muhabbeti değil, öfkeyi ve zulmü de hatırlayın. Unutulan yitirilir çünkü. Ah yüreğim! Ah Kudüs!
Hz. İbrahim’in kurban kestiği kabul edilen Hacer-i Muallâk’ın Kudüs’te bulunması; Yahudiler için Ağlama Duvarı’nın Kudüs’te olması; Hristiyanlar için Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği, yağlanıp yıkandığı ve gömüldüğü Kıyamet Kilisesi ve ahir zamanda İsa’nın ineceği Zeytin Dağı’nın burada olması; Müslümanların ilk kıblesinin burada bulunması, Hz. Muhammed’in Miraç’a buradan çıkması, hiç şüphesiz tüm ilahi dinler açısından Kudüs’ü çok önemli kılmaktadır.
Reklam
Hasılı-kelam; tarihî gerçekler ortada. Haçlı ordusu ile siyonistlerin oyunları gün gibi bedihi. Mekke ve Medine İslam’ın nasıl ruhu ise Kudüs ve İstanbul’da damarında dolaşan kanıdır. Kudüs düşerse İstanbul düşer. Ümmet sendeler, yetim kalır. Bu hep böyle bilinmeli ve Kudüs’e her dem sahip çıkılmalı.
Böylece kutsal mekânlara salih kullar sahiplenirse kutsallıklarına paralel olarak korunurlar. Temennimiz İslam dünyasındaki uyanış ve direniş hareketlerinin gittikçe güç kazanması bu kutsal mekânların tekrar Allah’ın kendilerinden razı olduğu salih kulların eline geçmesidir. Bunun da ilk işaretlerinin görülmeye başlanmış olması bu ümidi daha da arttırmaktadır. İslam dünyasında gittikçe güçlenen Müslümanlar bir gün mutlaka işgal altındaki bu toprakları kurtaracak ve yeniden salih kimseler ve mü’minler yeryüzüne mirasçı olacaklardır.
Yahudilerin bu topraklara Hz. Musa zamanında sahip çıkmayıp “Git sen ve Rabbin savaşınız.” diyerek bu kutsal mekânları korumaya yanaşmamalarının sonucu ellerinden alınmış, hatta bu fırsat ellerine birkaç kez geçmesine rağmen aynı isyan ve korkaklığı gösterdiklerinden dolayı artık bu mescit ve çevresi hakkında hiçbir sahiplik iddiasında bulunamayacaklarını Cenab-ı Allah onlara defalarca bildirmiştir. Buna rağmen çağımızda dünyayı fesada boğarak Filistin’i işgal edip bunca insanın kanına girmeleri, boşuna günah çıkartma gayret ve iki yüzlülüklerinden başka bir şey değildir.
Aslında Kudüs Yahudilerin değil, Hz. Âdem’den beri gelen tevhidin temsilcisi peygamberlerin mirasıdır. Bu miras nesilden nesile Allah’a itaat eden salih kullara devredilmiş ve onlar buna sahip olmuşlardır.
Bu durumda biz Müslümanlar, vakit çok geç olmadan kendimize gelerek üzerimize serpilen ölü toprağından silkinip yeniden bir araya gelmeli ve ecdadımızın bizlere teslim ettiği İslam sancağını yaşadığımız bütün beldelerde ait olduğu yüce arşa doğru yeniden yükseltmeliyiz: “Oysa büyük arşın sahibi olan Allah’tan başka tanrı yoktur.” (Neml, 27/26)
Reklam
Maalesef tarihi süreçte her biri İslam’ın sembolü olan bu kalelerden Endelüs, Bosna, vb. bir kısmı düşmüştü. Bugün ise, diğerleri büyük bir tehlike ve tehdit altında. Onlarca yıl İslam hilafetine başkentlik yapan Bağdat ve Şam, Müslümanların içine düştüğü mezhepçilik ve meşrepçilik nedeniyle bugün tanınmaz bir hâlde. Ve son olarak işgal altındaki Kudüs, bütünüyle elden gitmek üzere...
Bugün ne yazık ki İslam coğrafyası hüzün ve gözyaşı içindedir. Filistin topraklarının işgaliyle başlayan süreçte Müslümanlar, işkencelere, katliamlara maruz kalmışlardır. Hak ve özgürlükleri ellerinden alınmıştır. Tüm imkânları gasp edilmiştir. Kur’an-ı Kerim ile kutsiyeti tescil edilen dostluk şehri Kudüs, çığlıkları arşa dayanan bir yetim gibidir.
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 320 days
Yaşarken başına gelen türlü bela ve sıkıntılara, hakkında yürütülen karalama kampanyalarına ve atılan iftiralara rağmen işine ve hedefine odaklanan insanlara, tarihin iade-i itibarı nasıl yaptığının canlı bir göstergesi "İmam Buhârî".
Sayfa 134Kitabı okudu
"Aslında hepimiz, bize takdir olunan zamandaki rollerimizi oynamaktan öte bir şey yapmıyoruz."
316 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.