Zeynep

Zeynep
@szeynep
506 okur puanı
Ocak 2017 tarihinde katıldı
Sisler olsun ya da olmasın, bir şehrin uyanışını, kırda şafak sökmesinden daha dokunaklı bulmuşumdur hep. Şehrinki daha bir yeniden doğmaktır, güneş önce koyu bir aydınlıkla, ardından nemli bir ışıkla ve sonunda ışıl ışıl bir altın sarısıyla çayırları, ağaççıkların karaltılarını, yaprakların açılmış avuçlarını yaldızlamakla yetinmek yerine, pencereleri çalarak, her renkten duvarlara, açıklı koyulu çatılara konarak, bütün marifetlerini pencerelerde, duvarlarda ve çatılarda sergilediğinde, bunca farklı gerçekliğe can verdiğinde, uyandırdığı umut da daha fazladır. Kırda şafak seyretmek bana iyi gelir; şehirde şafak ise hem iyi hem kötü gelir ve bu iyi gelmesinden daha iyidir. Evet, çünkü bana verdiği daha büyük umu- dun içinde, her umuttaki gibi hafif bir acılık vardır, gerçek olmayışının burukluğunun izidir bu. Kırda sabah var olur; şehirlerde ise, vaat eder. Biri yaşatır, öteki düşündürür. Bütün meşhur lanetliler gibi ben de, düşünmenin yaşamaya yeğ olduğunu hissedeceğim daima.
Sayfa 263
Reklam
Gerek devrimciler, gerek reformcular aynı konuda yanılıyor. Her şeyi içeren hayata karşı tutumunu ya da hemen her şey demek olan kendi varlığını zaptetmekten, dönüştürmekten aciz olan insanlar, başkalarını ve dış dünyayı değiştirerek kendilerine bir çıkış noktası yaratmaya çalışırlar. Bütün devrimciler, bütün reformcular kaçaktır. Kendi kendiyle savaşamayan insan başkalarıyla savaşır. Kendini daha iyiye götürmekten âciz olan biri reform yapmaya kalkışır. Doğru hisseden, dürüst düşünen bir insan, dünyadaki kötülük ve adaletsizlikten rahatsızsa, gayet doğal olarak bunun önce kendine dokunan kısmını düzeltmeye çalışmalı, yani kendini. Bu zaten bir ömür boyu sürer.
Sayfa 216
Kesin olan bir şey var: Bir zamanlar ne olduğumu hatırlayabiliyor olmasam, şu anki bene katlanamazdım.
Sayfa 195
Biz aslında insanları sevmeyiz. Sevdiğimiz, bir insan hakkında oluşturduğumuz fikirdir. Kısacası kendi uydurduğumuz bir kavramı ve sonuç olarak kendimizi sevmekteyizdir.
Sayfa 161
Hayatın temel olarak zihindeki bir durum olduğunu, edimlerimizin ya da düşüncelerimizin de takdir ettiğimiz kadar değere sahip olduğunu göz önüne alacak olursak, bir şeyin değerlenmesi sadece bize bağlıdır. Aslına bakacak olursak, hayalci vaktini para basarak geçirir, üstelik piyasaya sürdüğü paralar hem kendi akıl diyarında, hem de gerçekliğin memleketlerinde geçerlidir. Ruhumun banknotlarının altın karşısında değeri yoktur, ama bunu pek umursamıyorum, çünkü hayatın hayali simyasında altın asla bulunamayacaktır. Bizden sonra tufan ama "bizden sonra"nın altını çiziyorum. Her şeyin koca bir yalan olduğunu görüp başkalarının onları yazmasına fırsat bırakmadan romanlar kaleme alanlar, gizli gizli, daha rahat yazmak için Machiavelli gibi sırtına Saray kıyafetini geçirenler daha uyanık, daha mutlu insanlardır.
Sayfa 137
Reklam
1.646 öğeden 7 ile 12 arasındakiler gösteriliyor.