Hayat Hanım Hatrına
Altanın dilinde ki sadeliği ve etkileyiciliği çok önceden keşfetmiş biri olarak yıllardır bunu bir çizgide tutması her zaman takdir ettiğim yönüdür. Yine çok kısa sürede bitti kitabı hatta bitmemesi için son sayfaları okumak istemedim. Mekanları o kadar iyi betimliyorki evimin salonu aniden bir stüdyoya dönüşüyor ya da bir handa yatakta uzanmış buluyorsun kendini. Karakterlerin bazı yönlerini eksik bırakıyor yazar belki de bizim tahmin etmemizi bekliyor. Bilemiyorum. Kitaba ismini veren karakter o kadar sıcak o kadar içten ki bazen kitabın içinde onunla konuşuyor gibi hissediyorsun. Ne kadar hayatın içindeyse karakterler bazen de bi o kadar ütopik geliyor. Kurgu genel olarak iyi olmakla birlikte kitabın sonlarına doğru çıkan bir karakter tiyatro sahnesinde patlamayan silaha benziyor. Zamanın politik havasını fazlaca veriyor kitap sizlere. Bunu üstü örtülü bir şekilde kalın bir perdenin arkasında sunuyor yazar ama siz biliyorsunuz. Son sayfalar ise boğazınızda düğümleniyor kalbiniz sıkışıyor. Bence kesinlikle okunmalı bu kitap. Hiçbir şey için değilse bile Hayat hanımın hatrına okunmalı.
Kitap o kadar eğlenceli ki. Ben filmi izledikten sonra okumaya karar verdim yoksa ön yargılarım ve ben bu tarz kitaplardan uzak duruyorduk uzun süredir. Fakat kitap sana kendini iyi hissettiriyor sesli güldürüyor. Yalnız değilsin diyor. Sosyal medyanın gözümüze soktuğu o mükemmel kadın yok kitapta hata yapan ve yeniden yapan ve hiç ders almayan biri var. Bizden biri var.
Kişisel gelişim kitabı değil ama okurken kişisel gelişiyorsun. Ben kendimi gördüm hatamda ısrarcı olmadaki yanlışları ve olası sonuçlarını. Gerçekten elimden bırakmak istemedim kitabı ve hiç bitmesin istedim Sertab'ın hikayesi. Ikinci kitabı okumak için sabırsızlanıyorum ama bir yandan bitmesin de istiyorum. 'Bilemiyorum Altan bilemiyorum.'
Kitabı okumak -ihtisas alanı olmayan birisi için- gerçekten zor. Lakin az çok bilgi sahibi olmak elbet mümkün. Zor olan kısmı ise çok teferruatlı ve çok fazla şahıs ismi geçmesi. Az çok anladığımla bile "Keşke şu tarz kitaplar bizim "aydın" dediğimiz karanlıkların eline geçse de o tapındıkları Batı'nın kendileri hakkında neler düşündüklerini bir görseler" diye düşünüyorum.
Son olarak kitabı daha iyi anlamak için Altay Cem Meriç kardeşin incelemesini de izlemenizi mutlaka ve mutlaka tavsiye ederim.
youtube.com/watch?v=204FEx-...
Eskiden okunan bir kitap yorumu..
"İstediği her şeyi büyük bir tutkuyla istiyordu: Bir lambayı, oynak bir şarkıyla dans etmeyi, beni, bir şeftaliyi, sevişmeyi, lezzetli bir yemeği...Ama tutkuyla istediği her şeyden o tutku kadar güçlü bir aldırmazlıkla vazgeçebileceğini de hissedebiliyordum. Her şeyi isteme hakkına, her şeyden vazgeçme gücüne sahipmiş gibi davranıyordu. Sanırım isteklerindeki doğal sınırsızlık, vazgeçebileceğine olan büyük inancından kaynaklanıyordu. Vazgeçebileceğine olan inancını kaybettiğinde istemekten de vazgeçecekti."
İki ödül sahibi bu kitap beni o kadar derinden etkiledi ki. Okumayan varsa kesinlikle tavsiye ediyorum. Gerçekten insanların acısını, aşkını, yalnızlığını, kararsızlığını kısaca her şeyini bütün duygularını o kadar güzel işlemiş ki yazar..
Ek olarak çok akıcı bir dili vardı. Bu kitabın da incelemesini yapmadan geçmek istemedim. Ben de yeri ayrı olan kitaplardan.
Keyifli okumalar.
Yeni yılın ilk kitabı gibi görünse de eski yılın son kitabı aslında…göndermeler/ gönderememeler dokundurmaya çalışıp da uzakta kalmalar ! Karanlığın ortasında yaktığı ıslanmış kibritten umut beklemek… Ne dediğimi anlamak yerine ne söylemeye çalıştığımı anlayın gibi bir roman …
2021 Femina Yabancı Roman Ödülü ve 2021 Transfuge En İyi Avrupa Romanı Ödülü alan eser, her şeyin çürüdüğü bir toplumda hayata tutunmaya çalışan insanların mücadelesini, korkunun egemen olduğu bir iklimde herkesin tek tek kaybolma ihtimaliyle yaşadığı günlerde aşkın dönüştürücü gücünü. Ahmet Altan'ın "O benim sevdiğim kadın" dediği Hayat Hanım'ın kişiliğinde yaşama tutkusunu anlatıyor.