"İşte bir yıl daha bitti, dedim; bir yenisi başlıyor. Gençler bir yaş daha büyüdüler. Yaşlılar biraz daha kocadılar. Hayat nehri, geniş yatağında bir daha kabardı. Büyük, ölümsüz zaman ejderi kendi üstüne bir daha döndü, gene kendisinden doğabilmek için altın kuyruğunu ısırmaya başladı. Mevsimlerin rnucizesine, aydınlığın değişen cilvesine yeni baştan bir daha şahit olacağız. Tabiat ana yenileştikçe biz de yenileşeceğiz. Ey ebedi dönüş, sen ne kadar güzelsin! Nizarnın, alıengin ta kendisidir. İnsanoğlu, ruhunda bu ahenk hüküm sürdüğü için, talibindeki acılığın, yoksulluğun rağrnına büyüktür ...
Kendi kendime: "İşte bir yıl daha bitti, dedim; bir yenisi başlıyor. Gençler bir yaş daha büyüdüler. Yaşlılar biraz daha kocadılar. Hayat nehri, geniş yatağında bir daha kabardı. Büyük, ölümsüz zaman ejderi kendi üstüne bir daha döndü, gene kendisinden doğabilmek için altın kuyruğunu ısırmaya başladı. Mevsimlerin mucizesine, aydınlığın değişen cilvesine yeni baştan bir daha şahit olacağız. Tabiat ana yenileştikçe biz de yenileşeceğiz. Ey ebedî dönüş, sen ne kadar güzelsin! Nizamın, âhengin ta kendisidir. İnsanoğlu, ruhunda bu âhenk hüküm sürdüğü için, talihindeki acılığın, yoksulluğun rağmına büyüktür..."
Gecelerin sürgün edildiği bir yerden sesleniyorum sana duy beni lütfen.
Daha kaç geceler böyle sessiz, böyle sensiz yaşayacağım? Bilmiyor musun ki beni ne çok mahvediyor uzaklığın ne çok bölüyor kalbimi kalbin... Bir gece daha başlıyor. Önümde upuzun yaşayacağım bir gecem, bir karanlığım daha var. Saatlere, saniyelere gireceğin, damarımdaki
Deniz kaldırıma çıktı!
Öyle bir Lodos fırtınası var Kuzey Ege'de.
İşte bu vakitlerde böyle çılgın sevdim,
Tabiat dayanmadıysa gönül ne yapsın sorarım sana...
Seni yakaladım sırılsıklam sahilde,
Acını yudumladım gözlerinden.
Ve artık ağlayamazsın,
Kanın kanıma aka aka gülme cezası sana.
Deniz kaldırıma çıktı şuanda,
Çok güzelsin aman
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
Bir senfoni dinlerken kimse çirkin olamaz. Anlamasa bile, sevmese bile. Sanatın güzelliği, bizim çirkinliğimizden güçlü her zaman. Asıl büyük güzellikse aşk! Tabiat aşkı olmasa tabiat bize güzelliğini duyuramazdı. Tanrı aşkı olmasa Tanrı da olmazdı inan. (...)
Sen de içimde aşkın ateşini yaktığın için bu kadar güzelsin. Ve ben senin güzelliğini bildiğim için en mutlusuyum insanların, en bahtlısıyım. Aşk olmasa güzellik de olmazdı. Ne güzel olmayan bir aşk gördüm, ne aşkın olmadığı bir güzellik.
Sunuyor biz talep etmesekte, salınıyor karşımızda hayran olalım diye! Ne güzelsin bahar.
Mezarda faniler bile bahara imrenir derdi ananem. Rahmet ve minnetle...
Kendi kendime: «İşte bir yıl daha bitti, dedim; bir yenisi başlıyor. Gençler bir yaş daha büyüdüler. Yaşlılar biraz daha kocaldılar. Hayat nehri, geniş yatağında bir daha kabardı. Büyük, ölümsüz zaman ejderi kendi üstüne bir daha döndü, gene kendisinden doğabilmek için altın kuyruğunu ısırmağa başladı. Mevsimlerin mucizesine, aydınlığın değişen cilvesine yeni baştan bir daha şahit olacağız. Tabiat ana yenileştikçe biz de yenileşeceğiz. Ey ebedî dönüş, sen ne kadar güzelsin! Nizamın, ahengin ta kendisidir.
Sayfa 57 - Türkiye Kültür Enstitüsü YayınlarıKitabı okudu
''...
Güzellik bu işte! Fiyatı olmayan şey, satın alınamayan şey: Bir güneşin doğuşu, yıldızlı bir gökyüzü, bir ormanın sessizliği... Güzellikler karşısındaki hayranlığımız bize çirkinliğimizi unutturuyor çoğu zaman...
Bir senfoni dinlerken kimse çirkin olamaz. Anlamasa bile, sevmese bile. Sanatın güzelliği, bizim çirkinliğimizden güçlü her zaman. Asıl büyük güzellikse aşk! Tabiat aşkı olmasa tabiat bize güzelliğini duyuramazdı... İçinde sanatın o engin aşkı olmayan bir Beethoven, bir Schumann, bir Sibelius gelmeseydi dünyaya senin güzelliğini bilemezdik. Bir Michelangelo, bir Rodin öğretti bize mermerin ihtişamını. Renkler bir Rembrandt'la, bir Goya'yla, bir Van Gogh'la kavuştu ölümsüzlüğe.
Sen de içimde aşkın ateşini yaktığın için bu kadar güzelsin. Ve ben senin güzelliğini bildiğim için en mutlusuyum insanların, en bahtlısıyım. Aşk olmasa güzellik de olmazdı. Ne güzel olmayan bir aşk gördüm, ne aşkın olmadığı bir güzellik.
...''
Tabiat ana yenileştikçe biz de yenileşeceğiz. Ey ebedî dönüş, sen ne kadar güzelsin!
Nizamın, ahengin ta kendisidir. İnsanoğlu, ruhunda bu âhenk hüküm sürdüğü için, talihindeki acılığın, yoksulluğun rağmına büyüktür...
Tabiat ana yenileştikçe biz de yenileşeceğiz. Ey ebedî dönüş, sen ne kadar güzelsin! Nizamın, ahengin ta kendisidir. İnsanoğlu, ruhunda bu âhenk hüküm sürdüğü için, talihindeki acılığın, yoksulluğun rağmına büyüktür...
____
Beni bilen bilir, üstat Necip Fazıl'ın bendeki yeri çok ayrı ve özeldir. O nedenle ne zaman kendisinin bir eserini okusam yanına asla başka bir kitap koyamamaya gayret gösteririm. Çünkü onu okurken, kendisiyle konuşuyormuşuz gibi gelir, her satırı onun sesiyle okurum. Bu güzel muhabbetin arasına da başka hiçbir kitap girsin istemiyorum
Kendi kendime: "İşte bir yıl daha bitti, dedim; bir yenisi başlıyor. Gençler bir yaş daha büyüdüler. Yaşlılar biraz daha kocadılar. Hayat nehri, geniş yatağında bir daha kabardı. Büyük, ölümsüz zaman ejderi kendi üstüne bir daha döndü, gene kendisinden doğabilmek için altın kuyruğunu ısırmaya başladı. Mevsimlerin mucizesine, aydınlığın değişen cilvesine yeni baştan bir daha şahit olacağız. Tabiat ana yenileştikçe biz de yenileşeceğiz. Ey ebedi dönüş, sen ne kadar güzelsin! Nizamın, âhengin ta kendisidir. İnsanoğlu, ruhunda bu âhenk hüküm sürdüğü için, talihindeki acılığın, yoksulluğun rağmına büyüktür.
Bu düşüncelerle masanın üzerindeki kitaplar bana bir iç dünyasının yıldızları gibi göründü. Onlar bizim gerçek ebediliğimizdi. Fert olarak insanoğlu zaman selinde kaybolmaya mahkûmdu; fakat zekâsı bu ebedilikte nurlu bir yıldız gibi parlayacaktı.
youtu.be/O11d8VBIUEc
Öyle güzelsin ki...
Bir süre sonra ezberlemiş oluyorsunuz.
Hatırlar Mısın?
Yıldız saya saya gözlerim her gece yâri,
Geç kaldı yar, yine oldu gece yarısı.
Herkes uyumuş, bir Allah uyanık bir de ben
Benden aşağı kimse yok, ondan ise yukarı
Aşkın ki, kararında (oranında) vefa olmayacakmış
Bilmem ki tabiat niye koymuş bu kararı?
Aşkı vardı Şehriyar'ın* güllü çiçekli
Ne yazık! Bir kaza geldi çattı, hazana döndü** baharı!