İslam sosyalizmi - Mustafa es-Sibâi
İslâm sosyalizminin en berrak yorumcusu, Suriye ihvân-ı Müslimîninin üyesi olan Mustafa es-Sıbâi'ydi. Ona göre İslâm sosyalizminin dört yönü vardır: Tüm vatandaşların tabii hakları; Bu hakları düzenleyecek kanunlar, Karşılıklı sosyal sorumluluk kanunları; ve Bunun uygulanmasını sağlayacak yaptırımlar. Mülkiyet bireylerin tabiî hakkı
Sayfa 234 - İzKitabı okudu
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Reklam
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Berkeley
–"Yaşadığı dönemde felsefe ve bilimin Hıristiyan inancını tehdit ettiğini düşünüyordu. Özellikle, giderek işi daha sıkı tutan Materyalizmi doğadaki her şeyi Tanrı'nın yarattığı ve yaşattığı yolundaki Hıristiyan inancı için bir tehdit sayıyordu." –"Öyle mi?" –"Bir yandan da en tutarlı empiristlerden biriydi
Sayfa 321Kitabı okudu
Kolelik Sebebiyle Geleneklerini Kaybedenler
Birlikte bir sürü şey gördük ve sonra şoför bana "Şimdi profesör, işte sorum: Gördüğün gibi Hintliler zenciler kader hatta daha fakirler, ama bir şekilde bir yerlere geliyorlar, bir şekilde; bu adam oğlunu üniversiteye gönderiyor, şu iki kadı bir dikiş işi kuruyor. Ama benim insanlarım hiçbir yere gele miyor. Neden?." Ona tabii ki -neredeyse her soruya cevap verdiğim gibi bilmediğimi söyledim ama bir profesörden gelen bu cevabı ka bul etmedi. Mümkün olduğunu düşündüğüm şeyler üzerinde tahmin yürütmeyi denedim. "Hindistan'daki hayatta, dindez ve felsefeden gelen binlerce yıllık gelenekler var. Bu insanlar Hindistan'da olmasa da asırlardır süregelmiş, hayatta nevin õnemli geleceğe yatırım yapmak ve bu çabayla çocuklarına destek olmak- olduğu ile ilgili gelenekleri aktarmaya devam ediyor. "Bence senin insanların ne yazık ki böyle bir gelenek oluş turacak zamana sahip olamadı ya da sahip oldu, ama fetihler ve kölelik nedeniyle geleneklerini kaybettiler" diye devam et- tim. Bu doğru mu bilmiyorum, ama daha iyi bir tahmin yürü tememiştim.
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Reklam
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
..ben dün doğmadım, ne dediğimi bilecek kadar yaşadım ben,..
.. tabii ki keyfinin istediğini yaparsın ama keyfinin istediğini düzgün bir hayat, düzenli gelir sağlamak üzere kullan evlen ve mazbut bir insan ol, bir kocan ve çocukların olsun, hareketlerine dikkat et, gençliğini olur olmaz heriflerle harcama bedavaya gitme, benim yaptığımı yapma, ben öyle yaptım da ne kaldı şimdi elimde, ha, hiç bir şey, utanç kaldı bir tek, eh o da iyi sayılır bir bakıma, devam ettiği sürece yani, ama o da çok sürmez, belli bir yaşa gelene dek istediğini yaparsın, sonra o da biter, tabii biter, kimse sana bir şey vermek istemez olur, böyle işte, olay bu, ..
Sayfa 99 - MonoKL EdebiyatKitabı okudu
_İnsan, ya insan gibi akıllıca söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır! _Sessizce bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, gevezeden daha üstündür. _Her ormanı boş sanma, belki de kuytuluklarında bir kaplan uyuyordur. _Hastaya şeker vermek günah olur, çünkü ona acı ilaç fayda verecektir. _İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok
Reklam
Sanat Felsefesi, Estetik, Schiller, Ressamlar
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
_Bütün bu aşağılık asalakların tek kaygısı, yüz karası bir dalkavuklukla, kralın desteğini kazanmaktır. _Sizin ilkelerinizin tam karşıtlarıyla yetişmiş insanlar karşısındasınız. Bütün düşündüklerinin saçma ve haksız olduğunu yüzlerine vurursanız elbet dinlemezler sizi. Dikine değil, yanlamasına gideceksiniz. Doğruyu yerinde ve ustalıkla
_Medeni dünyamız, şövalyelerle, askerlerle, avukatlarla, rahiplerle, filozoflarla ve daha bilmediğim başkalarıyla karşılaştığınız büyük bir maskeli balodan başka nedir ki? Fakat göründükleri kişiler değillerdir bunlar; sadece birer maske ve kural olarak da onun arkasında daima servet avcılarıyla karşılaşırsınız. Örneğin birisi hukuk maskesini
_Deniz bitti. En az iki yüzyıldır milletçe tam bir mirasyedi gibi yaşadık. Artık sonu geldi. Alacaklılar kapıya dayandı. Günü gün ederek har vurup harman savurduk ve değirmenin suyunun nereden geldiğine zerrece aldırmadık. Duranın durduğu yerde hep durmaya devam edeceğini sandık. Onunla ayakta durmak yerine emsalsiz bir umursamazlıkla sırtımızı
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.