Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Anna tabii ki şeytan değildir. İnsan, tanrı olamayacağı gibi, şeytan da olamaz.
Arapçayı bilmeden hafız olmak
Bence bahis mevzusu olacak şey, ayrı ayrı okul de- ğildir. Millete dinini, imanını, bütün insanlık ihtiyaçları- nı vermek için bir yer vardır ki, ona okul derler. İsterse- niz medrese diyelim. Fakat ona başka, ötekine başka bir şey demeyelim. Başka bir şey olamaz. Bir tane olur ve o hakiki bir millet yetiştirecektir ve İslam yetiştirecektir. Bu
Reklam
Yani, iyi olduğunu biliyorum, Hermione, ama kimse o kadar iyi olamaz. Aynı anda nasıl üç ayrı derse girersin ki? "Saçmalama," dedi Hermione. "Tabii ki aynı anda üç derste olmayacağım."
"Böyle piyano çalan bir insan bir suç- ludan ibaret olamaz," dedi. Ardından ona "Anlaşılan bir ruhun var," diye takıldı. "Tabii ki ruhum var. Herkesin ruhu vardır."
Sayfa 182 - Dex YayınlarıKitabı okudu
Dünyayı gözlemleyen Ömer Hayyam o dünyayı yöneten nizamülmülk ve aynı dünyaya dehşet satan Hasan sabbah. Birlikte Nisapur da öğrenim gördükleri rivayet edilir. Tabii ki bu doğru olamaz çünkü nizam ömer'den 30 yaş daha büyüktür ve Hasan eğitimini Rey'de yapmış belki doğduğu şehir olan kumda da biraz ders almış ama kesinlikle Nişapur da mektebe medreseye gitmemiştir...
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Yani eş seçimimizi ve ilişkimizin içeriğini kişilik özelliklerimiz belirler. İlişkilerimizde olumlu ya da olumsuz yönlerimize en fazla benzerlik gösteren partnerleri buluruz. Örneğin geçmişimiz bize, fazla bağlanmadan yaşanan fiziksel yakınlaşmaların bizim için en doğrusu olduğunu öğrettiyse, tam bu kalıba uygun birilerini kendimize çekeriz.
- Hürriyet kendisine aykırı hürriyetleri kabul etmedikçe Hürriyet olamaz. Ne dersin? - Tabiî olamaz. - Böyle bir şeyi kabul edebilecek bir hürriyet var mıdır? - Kabil mi, olamaz ki... - Öyle ise hürriyet yok, hakikat var... Gerisi göz bağcılığı...
Alaattin Şenel'in 30 sene önce verdiği örnek yeterlidir İnancına göre yaşama özgürlüğü, özgürlük değildir. O zaman inanç dediğin anda kadını köle etmek de inanç özgürlüğüne girer, recm etmek, kapatmak da inanç özgürlüğüne girer. Halbuki in- san kavramına gelmek lazım. O yüzden de Fransa aydınlanması çok önemlidir. Aydınlama'da, 'İnsan'ın rüşt ispatı yönünde isyanı vardır. İnsanüstü merci varsa onu referans addetmeye isyan çığlığıdır. Dinî bilgi, öznesi olmadığı bilgi demektir. Teslimiyet demek olan iman, inanç esasında insanları yargılamak veya düzene sokmaya kalkmak doğrudan doğruya insanlığa küfürdür. Bir şeyin inanç olması, onu kutsal, dokunulmaz veya üstün kılmaz. Ama her şeyden önce insanın türsel olarak yani Yahudi'ydi, Müslüman'dı kadındı, erkekti, zenciydi, beyazdı'nın ötesinde tür olarak tekliğini kabul etmezsen insan hakkı kavramını da kaybetmiş olursun. Çünkü ona göre hak başka, buna göre hak daha başka; böyle maskaralık olmaz. O yüzden de 'inancına göre yaşama özgürlüğü' diye bir özgürlük olamaz. Zira bu, insan kavramının reddiyesidir. Bu durumda, mesela bir Müslüman çıkıp diyebilir ki, kadını recm etmek benim inancıma göre, özgürlüğüm; tabiî Hindu'nun özgürlüğü de yengesini, ölen ağabeyinin cesediyle birlikte yakıp cennete göndermek olmak üzere. Önce insan. O yüzden de 14 Temmuz doğum günümüzdür.
Sayfa 152Kitabı okudu
Schopenhauer da şöyle der: "Evreni oluşturan en derindeki özün 'irade' olduğunu ve evrendeki bütün olguların - doğanın belirsiz güçlerinin bilinçsizce işleyişinden tutun da insanoğlunun tamamen bilinçli eylemlerine kadar - bu iradenin sadece somut karşılığı olduğunu kabul ettiğimizde, şu sonuca varmamız kaçınılmazdır. O iradenin kendi isteğiyle var oluşu terk etmesi ve kendi kendisini ortadan kaldırrnasıyla birlikte bütün o olgular, evrenin içinde var olduğu o nesnelliğin bütün aşamalarında amaçsızca ve dur durak demeden gerçekleştirilen o aralıksız çaba ve uğraş da ortadan kalkar; arkadan gelen yaşam biçimlerinin çeşitliliği, bu biçimlerle birlikte iradenin bütün göstergeleri, en evrensel biçimleri, uzay ve zaman ve nihayetinde de iradenin en temel biçimleri olan özne ve nesne de ortadan kalkacaktır. İrade olmaksızın hiçbir kavram ve evren var olamaz. Gözlerimizin önünde kesinlikle hiçbir şey kalmaz. Ancak bu yok oluşa doğru gidişe, doğamıza karşı koyan gene sadece o aynı yaşama isteğidir. Wille zum Leben. Bu, bizi ve evreni var eden şeydir. Yok oluştan bu denli korkmamız, ya da bir başka deyişle yaşamak için bu kadar büyük bir istek duymamız şu anlama gelir: Bizler bu yaşama arzumuz dışında hiçbir şeyiz ve ondan başka bir şey de tanımayız. Böyle olunca iradenin tamamen yok oluşundan geriye kalan, bizler bu iradeyle dopdolu olduğumuz için, tabii ki hiçbir şeydir. Ama öte yandan, içindeki bu irade dönüşerek kendi kendisinden vazgeçenler için de bu bizim öylesine gerçek olan evrenimiz sahip olduğu bütün o güneşleri ve samanyoluna rağmen hiçbir şeydir."
Reklam
Bir de Türkçe'nin bilim dili olup olmadığı mevzûu var. Dünya yüzündeki hiçbir dil, kendiliğinden bilim dili olmaz, olamaz. Bilimsel bilgiyi/kavramı kim üretirse, adını da o koyar. "Mikrop" kelimesi, hemen bütün dillere Fransızca'dan geçmiştir. Çünkü mikrobu bilimsel olarak teorik planda ortaya koyan Pasteur, Fransız'dır. Eğer Pasteur şizofren, ajan veya Nato'lu/ Nato'cu Türkiye'nin 12 Eylül mamulü evlatları türünden biri değil ise, tabiî ki keşfettiği şeyin adını dilinde koyacaktır. Bunun için Pasteur'ün Fransız milliyetçisi veya Fransızca sevdalısı olmasına gerek yoktur; ruhen ve/veya zihnen çatlak olmaması kâfidir; tıpkı benim, çocuğuma Türkçe isim koymam için Türk milliyetçisi olmam gerekmediği gibi.
Tabii sen ilişkilere çok anlam yüklemişsin, yüklüyorsun. Kendinle bir ilişkin olmamış ki hiç, bu yüzden. Dışarıdan alacaklarınla doyurmaya çalışmışsın o açlığı. Ama olamaz Mina, kendinle bir olacaksın önce. Yaşamında gerçek bir ilişkiden o zaman bahsedilebilir ancak. Gerisi alışveriştir. Biliyorsun. Bu yüzden sana bir süre ilişkilerle vedalaş diye şart koştum. Kendinle ilişkini oturtmadan, kendinle aşk yaşamaya
Öncelikle yaptıklarınız sayesinde değer kazanamazsınız başarılar size tatmin getirebilir ama mutluluk değil başarılara dayalı özgüven sahte bir güvendir gerçek değildir ayrıca benlik değeriniz görünümünüze yeteneğiniz şöhret inize veya servetizede dayalı olamaz aşk onaylanma arkadaşlık veyayak yakın şefkatli insan ilişkileri kurabilme kapasitesi
Yahudilerin üstün ırk öğretileri, Allah'ı dahi kendileri karşısında boyun eğebilecek bir varlık olarak düşünmelerine neden olmuştur. Tekvin bölümündeki "Ve dedi; Artık sana Yakup değil, İsrail denilecek; çünkü Allah ile uğraşıp yendin." ifadesi bunun delilidir. İnsanlara yenilen bir varlık, tabii ki Allah olamaz. Bu, hahamların kendi ateizmlerini Tevrať a sokmak için uydurdukları bir kıssadır. Tevrat ayetlerinde görünen bu gerçek, Yahudilerin kendilerini, hem diğer kavimlerden hem de Allah'tan bile üstün gördükleridir. Yahudilere insanüstü vasıflar veren hahamlar, Allah'a insani acizlikler atfetmişlerdir. Sonuçta hahamlar, "İsrail" kelimesini, Allah ile uğraşıp yenen manasına getirmişlerdir. Hahamlar, Tevrat'ı kendi inançları doğrultusunda bozarken statülerini de korumayı unutmamışlardır. Tevrat'ta hahamlara kayıtsız şartsız itaat edilmesine dair pek çok ayet vardır. Tevrat'ın çoğu yerinde kâhin olarak geçen hahamlar, şu şekilde anlatılmaktadır. "Levi oğulları, kahinler yaklaşacaklar, çünkü Allah'ın Rab kendisine hizmet etmek için ve Rabbin ismini mübarek kılmak için onları seçti ve her davada ve her döğüşte onların sözüne göre olacaktır." Bugün hâlâ İsrail Devleti'nde her iş hahamların sözüne göre yapılmaktadır. Dolayısıyla bugünkü Yahudilik, hahamların tutucu ve ırkçı düşünceleriyle meydana gelmiş bir ideolojidir. Fanatik hahamlar, eski dinlerdeki sapkın inançları Tevrať a ustaca ve sinsice yerleştirip bu ideolojiye din süsü vermişlerdir
Sayfa 95
Türkiye nedir? O her zaman birileri tarafından aranan bir şeydi. Ne olduğunu henüz bilmeden sevenler tarafından, ne olduğunu en başından sezip de sevmeyenler tarafından, ne olduğunu henüz bilmeden sevmeyenler ve ne olduğunu en başından sezip de sevenler tarafından. Ona ait olanlar, ona yaslananlar, ona tapanlar tarafından. Ona itiraz edenler,
1.089 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.