Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gardiyan işin alayındaydı ve ötesini düşünmezdi. Oysa analarına alenen küfür etmekteydi. Burada insani değerlere, onura ve şerefe yer yoktu. Mahkumları içeriye alırken o insani değerlerini çamaşırlarıyla birlikte üzerlerinden ve ruhlarından soymuşlar ve bitlenmeyi önleme bahanesiyle kapının önünde ateşe vermişlerdi. Belene’de şerefe ve onura yer olmadığı gibi çok defa nefes alma hakkından bile mahrum bırakılırdınız. Hele tabutluk dedikleri deliklere tıkıldıysanız ve orada günleri, saatleri sayamadan geçirdiyseniz idrar ve dışkı kokusuna katlanma mecburiyetinin acısını ve anısını asla unutamazdınız. Oradan sağ çıkmak, bir mevtanın kefenini ve toprağı açıp dış dünyaya yeniden kavuşması kadar zordu.
191 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Efsane Tarih Muhsin Öztürk • İstanbul’un fethinden sonra Avrupa’ya giden bilginler, üçüncü sınıf bilginlerdi. Rönesansa sebep olacak çapta değillerdi. Bunlar Grekçe öğretmenliği yaptı. Meleklerin cinsiyetini tartışan adamlardı. • “İbni Sina’nın 4 bin sayfalık eseri (Şifa), Latinceye çevrilince Avrupa şok oldu” Ethen Jilson • Rönesans, İbni Rüşd’ün
Efsane Tarih
Efsane TarihMuhsin Öztürk · Kaynak Kültür Yayınları · 201210 okunma
Reklam
TÜRKEŞ BEY'İN EN YAKININIDA BULUNAN DOSTU ~ Hergün Gazetesinin Sahibi Ali Sahir NARIÇ Anlatıyor: Alpaslan Türkeş Bey'i ı944 yılında tanıdım. Yani Türk Milliyetçilerinin zulüm ve baskılara tabi tutulduğu talihsiz günlerde çok ağır ithamlar karşısında idam talebiyle yargılandığı o günlerin başlangıcını iyi bilmek anlamak gerektiği
Serdengeçtinin tabiri ile Yücel'in uğruna dökülen ecel terleri
Vatana ihanet suçu ile damgalanan milliyetçilere aklın ve vicdanın kabul edemeyeceği zulüm ve işkenceler reva görülmüştür. Sanıkların bazılarını tabutluk adı verilen işkence odalarında bir insanını zor sığdı­ğı bu yerlerde 500 mumluk ampul altında saatlerce ayakta tutulduktan sonra ifadeleri alınmıştır. Örnek olarak bir ifadeden alınan birkaç cümle aynen şöyledir: " Haziranın en sıcak bir öğle saatinde kendileri tarafından mutena hüc-re ziyaretçilerince de tabutluk diye anılan işkence odasında bu elektrik lambaları altında ışıl ışıl yanan ayakta beş saat bir şehri ayın seyrettim. Burada bir adım ilerisi değil fakat ondört asır gerisi görünüyordu. Arabistan çölünde efendiler tarafından kızgın güneş altında taşlara bağlan­mış çıplak köleler....
Bir değişme gibidir azrail... Mezarla uğraşmaz toprağı insan kazar O yere o ölü insan kalabalığında ansız bir boşluk açılmıştır alın kımıldasın kalp kıvransın Gölden ansızın bir tabutluk su alınmış gibi Bütün köy kımıldayacaktır/göl gibi
Bir değişme gibidir azrail, Mezarla uğraşmaz toprağı insan kazar O yere O ölü insan kalabalığında ansızın bir boşluk açılmıştır alın kımıldasın kâlb kıvransın Gölden ansızın bir tabutluk su alınmış gibi Bütün köy kımıldayacaktır göl gibi
Sayfa 47
Reklam
1951-1954'ten Notlar
1951 Ekim'inde Sansaryan Hanı'nda tuzak kurdular Hücre tabutluk falaka Kırbaç altında iki yıl durmadan Bu vatan bu millet bu bayrak Satılmaz diyenden hesap sordular
Sayfa 54 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
(Komşudan o ölü de kalktı Boşluğuna bir kırbaç uzatıldı) (Çoktandır şu maraş kalesi hatıraları elinden alınmış bir taş yığınıdır. - onların yerine bilardo masaları konmuştur - şalvarlı şövalye ve kovboylar bilardo oynamaktadırlar) - Uykum geliyor kaderim yorula geliyor buz gibi eller Bu yaz hayatı beğenemedim aklımda kandan gökdelenler ... Komşudan o ölü de kalktı Köyde devinimdir kırışık alın derileri kımıldar Kaş ve kâlb zorla - kıvranarak Erkeklik ve kadınlık Ölümün önünde değersiz ama siperdedirler Bir değişme gibidir azrail- Mezarla uğraşmaz toprağı insan kazar O yere o ölü insan kalabalığında ansız bir boşluk açılmıştır alın kımıldasın kalp kıvransın Gölden ansız bir tabutluk su alınmış gibi Bütün köy kımıldıyacaktır/göl gibi
Sayfa 149Kitabı okudu
İçinde yaşayanların kendisine sahip olduğunu düşündüğü,onun esiri olduğunu ise çok azının fark edebildiği İstanbul. Boşuna kadına benzetilmiyor ya! Her gelen onu değiştirmeye çalıştı, ona dediğini yaptırmaya, dilediği şekle sokmaya... şehre şekil vermeye çalışanlar ondan sadece bir tabutluk toprak alabildiler, bedenler toprağa karıştı, geriye şehir kaldı.
Cemal Oğuz Öcal (1913-1971), İstanbul Erkek Öğretmen Okulunu bitirir (1935). Öğretmenlik yapar. Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümüne girer. 3 Mayıs 1944 Turancılık olaylarında Serdengeçti ile birlikte tutuklanır; okuldan kaydı silinir. Berat edince 1947'de öğretmenliğe döner. Heceyle milli, hamasi şiirler yazar. Serdengeçti ile önceden
221 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.