Öyle bir rukû' yap ki rukû'da iyice yerleşesin, sonra başını kaldır, o kadar ki ayakta dimdik durasın.
Sonra öyle bir secde yap ki, secdede iyice sakinleşesin, sonra başını kaldır da oturur vaziyette sakinleş.
Bütün namazında böylece yap” buyurdu.
~√~
"Semi'allâhü limen hamideh" dedikten sonra ayakta o kadar dururdu ki, biz "Herhalde (secde inmeyi) terk etti" diye düşünürdük, sonra tekbir alıp secdeye varırdı.
İki secde arasında o kadar otururduk ki, yine biz "Heralde (ikinci secdeye gitmeyi) terketti" derdik.
Hadis-i Şerif
"Ey Rabbimiz! Gökler ve yerler dolusu ve onlardan sonra (Arş ve Kürsî gibi) dilediği(n) şeyler dolusu Sana hamdler olsun.
Ey (sonsuz) övgü ve ululuk sahibi! Sen kulun söylediği harfleri hakkıyla lâyık olansın, zaten hepimiz Senin kulunuz.
Ey Allah! Verdiğine hiçbir engel yoktur, engellediğini ise verecek hiç kimse yoktur.
Zenginlik sahibine, Senin katında zenginliği yaramayacaktır. (Ancak sâlih ameli faydalı olacaktır.)derdi.
Hadis-i Şerif
Dünyada en ufak bir zarara tahammül edemeyen bizler, sonsuz âhiretimizin yegane sermayesi olan namazı eksik kılarak müebbet ziyanlara razı gelebiliyorsak, şüphesiz ki bu, dünyayla tatmin olup, âhireti terkettiğimizin yeterli şahididir.
Bir kere Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescide çıkmıştı,
orada rukū'unu ve secdesini tamamlamayan bir adam görünce:
"Rukû ve secdeyi tamamlamayan bir adamın namazı kabul edilmez" buyurdu.
(Ztyáüddin el Makdisi, el-Ehadisü'l-muhtára, no: 2131, 6/132)