Nimet ve rahmet-i İlahiyenin fiatı, şükürdür. Biz, şükrü hakkıyla vermedik. Evet rahmetin fiatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celbediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev'-i beşer, tam tokada kendini müstehak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak. Emirdağ-1 - 32
İsyanda Komitecilerin Rolü
Bütün bunlar gösteriyor ki, gayeleri bütün bulgaristan ayaklandırarak hiç olmazsa Sırbistan gibi muhtar bir idare temin etmek olan bu komiteciler, garbî Bulgaristan'da ve Sırbistan'da oldukça geniş bir teşkilât kurmuşlardı ve 1850 Vidin isyanının çıkması ile doğrudan doğruya alâkadardılar, isyan es­ nasında hükümetçe bunlardan en azılıları tevkif edildiyse de hoşnut­suzluğun artıp hadisenin büsbütün büyümesine meydan vermemek için bütün işe karışmış olanların tevkifine gidilmedi.Sonradan G o s p o d a r l ı k meselesi yüzünden reaya arasında heyecan devam ederken de bu komiteciler yeniden bir isyan çıkarmağa yeltendiler, fakat muvaffak olamadılar. Hükümet, bunlardan en azılılarını yakalayıp Anadolu'ya sürgün etmeği düşündü. Fakat sonunda yine cezrî bir karar verilemedi. Nihayet tahrikât tesiriyle heyacan gittikçe arttığından Rıza paşa yeniden bazı tevkiflerde bulunmak mecburiyetinde kaldı. Bu tarihlerden sonra da Vidin mıntıkasında tahrikât ve heyacan hiçbir zaman eksilmemiş ve Babı Ali hemen her bahar yeni bir isyan tehdidi karşısında bulun­muştur.
Madem insan, küfür ve isyanla tahribat tarafına gidiyor. Az bir hizmetle pek çok işleri yapar. Onun için ehl-i iman, onlara karşı Cenab-ı Hakk'ın inayet-i azîmine muhtaçtır. Çünkü on kuvvetli adam, bir evin muhafazasını ve tamiratını deruhte etse haylaz bir çocuğun o haneye ateş vermeye çalışmasına karşı, o çocuğun velisine, belki padişahına müracaata, yalvarmaya mecbur olması gibi; mü'minlerin de böyle edepsiz ehl-i isyana karşı dayanmak için Cenab-ı Hakk'ın çok inayatına muhtaçtırlar. Tılsımlar - 91
Küfür ve isyan ve seyyie tahriptir, ademdir. Halbuki azîm tahribat ve hadsiz ademler, bir tek emr-i itibarîye ve ademîye terettüp edebilir. Nasıl ki bir azîm sefinenin dümencisi, vazifesinin adem-i îfasıyla, sefine gark olup bütün hademelerin netice-i sa'yleri iptal olur. Bütün o tahribat, bir ademe terettüp ediyor. Öyle de küfür ve masiyet, adem ve tahrip nevinden olduğu için cüz-i ihtiyarî bir emr-i itibarî ile onları tahrik edip müthiş netaice sebebiyet verebilir. Zira küfür, çendan bir seyyiedir. Tılsımlar - 91
İlhanlı Devleti Tarihine Genel Bir Bakış
Moğolların kalabalık bir kolunun Hülagu öncülüğünde 1256 yılında Ceyhun Nehri'ni aşıp Horasan'a girmesiyle başlayan ilerleyişi, Azerbaycan merkezli olarak İran, Irak ve Anadolu topraklarının da önemli bir kısmını kapsayan bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. İlhanlılar olarak anılan bu devlet Yakın Doğu'nun siyasi, sosyal ve
_İnsan, ya insan gibi akıllıca söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır! _Sessizce bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, gevezeden daha üstündür. _Her ormanı boş sanma, belki de kuytuluklarında bir kaplan uyuyordur. _Hastaya şeker vermek günah olur, çünkü ona acı ilaç fayda verecektir. _İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok
Madem insan küfür ve isyanla tahribat tarafına gidiyor, az bir hizmetle pek çok işleri yapar..Onun için ehl-i îmân, onlara karşı Cenâb-ı Hakk'ın inayet-i azîmine muhtaçtır.. Çünkü; on kuvvetli adam, bir evin muhafazasını ve tâmiratını deruhte etse, haylaz bir çocuğun, o haneye ateş vermeğe çalışmasına karşı, o çocuğun velisine, belki padişahına müracaata, yalvarmağa mecbur olması gibi; mü'minlerin de, böyle edepsiz ehl-i isyana karşı dayanmak için Cenâb-ı Hakk'ın çok inâyâtına muhtaçtırlar..
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir. _Boşinanların en boşu,
Birinci Nokta
Nimet ve rahmet-i İlahiyenin fiyatı, şükürdür. Biz, şükrü hakkıyla vermedik. Evet, rahmetin fiyatını şükürle vermediğimiz gibi zulmümüzle, isyanımızla gazabı celbediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev-i beşer, tam tokada kendini müstahak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak. Emirdağ Lâhikası 1
Türk Destanının Tasnifi
– I – Millî destanlar, tarihi vak’aları tasvirden ziyade milletin yüksek millî duygularını in’ikâs ettiren, tamamıyla ve yahut az çok tarihe müstenit bir ideal âlemi gösteren halk edebiyatı eserlerinden ibarettir. Millî destanlar (épopée) meselesini ciddi surette tetkik edenler Fransız (Roland), Alman (Nibelungen Lied), Rus ve Hintlilerin
Milletimizin münevverine mazisini oldukça muntazam bir şekil vererek anlatmak yolunda hizmeti dokunan bir zat Fransız Yahudisi Leon Cahun'dur. Gerek "Asya tarihine methal" inde ve gerek Lavisse ve Rambaud tarihindeki hülâsasında bu zat Türkleri medenî teşebbüsten mahrum bilmekle beraber kahraman gösterdiğinden fikirleri herkesin
Nimet ve rahmet-i İlahiyenin fiatı
şükürdür. Biz, şükrü hakkıyla vermedik. Evet rahmetin fiatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celbediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev'-i beşer, tam tokada kendini müstehak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak.
“Nimet ve rahmet-i İlahiyenin fiatı, şükürdür. Biz, şükrü hakkıyla vermedik. Evet rahmetin fiatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celbediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev'-i beşer, tam tokada kendini müstehak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak..”
Sayfa 33 - envar neşriyatKitabı okudu
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Islahat Fermanı çıkan sorunlar
En büyük eleştiriyi o sırada iktidarda bulunmayan Tanzimat'ın kurucusu Mustafa Reşid Paşa yapar. Ferman'ın "Hainler tarafından Avrupa'ya verilen bir vasıta-i tahrib-i memleket...' olduğunu ileri sürer. Hainlikle itham ettik- leri de kendi yetiştirmeleri olan Âli ve Fuad Paşalardır. Padişaha takdim ettiği bir muhtırasında,
Sayfa 550Kitabı okudu