Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
Ali Suavi Çırağan'ı basıp Sultan Murat'ı tekrar tahta geçirmek isteyinceye kadar Abdülhamit 'örfen' deliydi; sonra 'tıbben' çıldırdı. Düşün bir kere: Suavi vakasından sonra Prusya elçisine, "Beni muhafaza edin!" diye yalvarıyor. Belinde Osman'ın kılıcını taşıyan bir adamın bir kavas kadar haysiyeti yok. Bir ecnebi sefirine bunu söylemek için bir devlet reisi deli olmalı.
Sayfa 115 - oğlak
Reklam
Mezarlıkta yürüyordum. Katılaşmış bedenlerin ve tahta kütüklerin arasında. Tek bir haykırış, tek bir şikayet yok. Yalnızca topluca, sessiz bir can çekişme. Kimse kimseden yardım dilemiyordu. Ölmek gerektiği için ölüyorlardı. Kimse zorluk çıkarmıyordu.
Sayfa 140
Zavallı yalnız prenses, diye düşünüyor olmalılardı. Wisteria'nın beceriksiz vârisi. En değersiz vârisi. Hiçbir zaman hükümdar olamayacak kadar ciddiyetsiz bir prenses. Eğitimi tam değil. Yeterince asil değil. Ablası daha iyi bir adaydı. Ablası tahta geçmeliydi. Küçük kız kardeşi keşke ölmeseydi. O bize hükmedebilirdi. Annesi yok ki şefkati nereden öğrensin? Ablası yok ki asaleti neredem bilsin? Babası yok ki hükmetmeyi ilk elden gözlemlesin. Bir eşi yok ki yardım etsin. Tüm ailesini kaybetmiş. Ona bir kraliçe olmayı öğretecek kimse yok. Halkı ona değer vermiyor. Onu istemiyor. Onu sevmiyor. Kimse onu sevmiyor. Sevdiği herkes gitti. Onu sevecek kimse yok. Yalnız prenses. Zavallı prenses. Kırılgan prenses. Parçalanmış prenses. Ölümcül prenses.
Sayfa 430Kitabı okudu
Yaşamaya mahkûm olmuş bedenim Bilinmezlerle yaşayan milletim Yok sayılan anadilim Komplolara maruz milletim Dağın neferinde uçuşan kuşlar Özgürlük şialariyla bagirirlar Kaybolmaya hapsolmuş halklar Komploculara cevap olacak başkaldırıslar Özgürlüğü almak isteyen kadın Sokaklar sizin alanlara çıkıp bağırın Elinde taş tahta ile saldırın Yilmayi bilmeyen Kürt milleti Hak verilmez hep alınır Gün doğar, umut bize inanır Şehitlerin yattığı yer baş kaldırır Kürtlerin devleti özgürlükle tanışır
Bilmez Miyim Hiç...
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok Kıyılar da bomboş, kır yolları da Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler Yol kenarında bir kapı, tahta Peki,
Reklam
Ben Tanrı’ya benzer, Tanrı’dan olmuş Türk Bilge Kağan, Tanrı irâde ettiği için, hâkanlık tahtına oturdum. Ey milletim, ey hânedânım! Sözlerimi dikkatle dinleyin! İleride gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar bütün milletler şimdi bana tâbidir. Bugünkü gibi kargaşa olmaksızın Türk Hâkanı Ötüken’de
"Nefsini terk etmeden, Rabbini arzularsın Sen hayvânı geçmeden, insânı arzularsın "Men arefe nefsehû, fekad arefe Rabbe" Sen kendini bilmeden, Rabbini arzularsın Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan Mâşuka kavuşacak zamânı arzularsın Dışarı üfürmekle yakılır mı bu ocak? Gönlün Hakk'a vermeden, ihsânı arzularsın
Sayfa 232Kitabı okudu
Ama tabiatına güvenim yok; fazla insan sütü emmişsin, en kestirme yoldan gidecek yürek yok sende. Yükselmek istemesine istiyorsun; içinde hırs yok değil; taş gibi de bir yüreğin olmalı yanında, o yok sende. Can attığın şeyi namusunla, suya sabuna dokunmadan elde etmek istiyorsun. Hem dalavere yapmayacaksın, hem de hakkın olmayan tahta oturacaksın.
O halde iste. Cesur ol ve karşıma çıkıp iste.
"Diyarı bu hale getiren sensin, Daren. Kuralları çiğneyen biri için kuralları fazla sorguluyorsun.” “Ben Ateş Krallığı'nın lorduyum,” dedi karşılık olarak. “Kuralları da yok ederim. Ama sen bana kurallarla ilgili nara atamazsın. İlk kuralı çiğneyen sendin. O yüzden bana düzenden bahsetmeye kalkma.” “Tahta oturmak istiyorsan otursaydın Daren, kimse senin altından çekip almadı.” “İstersem, otururum.” “O halde iste,” dedi Arın. “Cesur ol ve karşıma çıkıp iste.”
Sayfa 488 - Dex yayınları, Daren, Arın.Kitabı okudu
Reklam
Ah be kıymetli çocukluğumuz...
ÇOCUKLUĞUMUZUN FUTBOL KURALLARI 1- Şişman olan her zaman kalecidir 2- Oyun sadece tüm oyuncular yorgunsa biter ( kural 5 hariç ) 3- Hakem yok 4- Sadece faul ciddiyse penaltı olur 5- Topun sahibi sinirlenirse maç biter 6- En iyi 2 oyuncu aynı takımda oynayamaz O yüzden herkes kendi oyucularını seçer 7- Eğer en son seçildiysen bu küçük düşürücüdür 8- Sahadaki en iyi oyuncu top sahibiyle aynı takımda değilse maç çok geç başlar 9-3 korner bir penaltıdır 10-Hava kararmaya yakın maç berabere ise golü atan maçı kazanır maç biter. 11-Şut kalecinin boyunu aşarsa uzanamayacagı yere giderse gol sayılmaz 12-Tahta kaleler çok lüks sayılırdı iki taş koyup kale yapardık göz kararı gol sayılırdı 13-Caktirmadan kale kucultulebilir, 14-Abanmak yok,ayıp olur 15-Dur dur teyze geçsin Yeni nesil çok şey kaybetti hemde çok şey......! Belki top veya ayakkabı alacak paramız yoktu ama yemin ediyorum çok daha huzurlu, çok daha neşeli, çok daha güler yüzlü çok daha insandık ne istediğini bilen.
Yükselmek istemesine istiyorsun; içinde hırs yok değil; taş gibi de bir yüreğin olmalı yanında, o yok sende. Can attığın şeyi namusunla, suya sabuna dokunmadan elde etmek istiyorsun. Hem dalavere yapmayacaksın, hem de hakkın olmayan tahta oturacaksın!
Sayfa 18
terman'da gün yavaş sönüyor kuzularla, dağlar arkasından gülerek güneş, tütün tarlalarına değerek suyun akışında yunarak çekiliyor kapılar gün batımı içinde çocuklarla gıcırdar
Sayfa 42 - Ayyıldız Matbaası - Ankara - 1978, SÜRGÜN HIZI
Gitmek / Buğu
Az önce önünden geçen kadını ilgiyle inceledin. Derisi büzüşmüş yüzünün görüntüsü buruşuk bir muşambaydı sanki. Eski yüzlü kumaşlar vardır ya hani, yıpranmış döşemelikler, işte kimi insanların eski yüzlü olduğunu düşündün, hatta onun böyle doğduğunu, hiç genç olmadığını. Uzaklaşmaktaydı ama görüntüsü asılı kaldı gözlerinde, içine battı bakışlarındaki hüzün yüklü ışık, canın acıdı. Üst dudağı çizgiydi, ince bir çizgi, öpülmemiş, öpülmeye değer görülmemiş, gün geçtikçe unutmuş unutulmuşluğunu. Mutsuzluklar göçertirdi bir kadını. Özenerek diktiği, göğüs bölümünü balgümeciyle süslediği geceliğini giyip gitgide buzlaya dönüşen yatağına suçlu suçlu sokulduğu gecelerde itilip kakılmak, ipince dudaklarından, tahta gibi gövdesinden, varla yok arası memeleri yüzünden suçlanmak. Asmadaki bir salkım mor üzümün tanelerini sarmalayan buğuyu silmek gibi kolay mı yaşamdaki yanlışlıkları silmek?
"Sultan Hamid tahta geçtiği zaman Avrupalılar Bosna Hersek memleketini ellerine geçirmek, Islahatın mutlaka iki ay içinde uygulanmasını sağlamak için baskılarda bulundular. Artık Osmanlı Devleti'nin başlı başına kendisini yönetmeye yetersiz kabul edilmesi gerektiğini ve bundan dolayı emri altına almak gerektiğini kesin bir şekilde
Sayfa 359 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.