Gebelik ve annelik, isyan veya tevekkül içinde mi, yoksa tatmin ve şevkle mi karşılandığına bağlı olarak çok farklı biçimlerde yaşanacaktır. Genç annenin kararlarının ve dile getirdiği duyguların her zaman onun derinde yatan arzularıyla örtüşmediğini göz önünde bulundurmak gerekir. Genç bir bekar anne, kendisine aniden dayatılmış olan bu yükün altında maddi olarak ezilebilir, görünüşte perişan olabilir, ama yine de bebeği gizlice kurduğu düşlerin gerçekleşmesi olarak yaşayabilir. Tam tersine, gebeliğini sevinç ve gururla karşılayan genç bir evli kadın da ondan aslında korkabilir, kendisinin de kabul etmeye yanaşmadığı takıntılar, fanteziler, çocukluk anıları dolayısıyla ondan nefret edebilir. Kadınların bu konuda o kadar ketum olmasının nedenlerinden biri budur. Sessizlikleri kısmen, sadece kendilerine ait olan bir deneyimi gizemle sarmalamaktan hoşlanmalarından kaynaklanır, ama ayrıca, o sırada yaşadıkları çelişkiler ve çatışmalar karşısında şaşkındırlar. "Gebeliğe ilişkin kaygılar, tıpkı doğum ağrıları gibi tümüyle unutulan bir düştür" demiştir bir kadın. Kadınlar o sırada keşfettikleri bu karmaşık gerçekleri özenle unutulmaya terk ederler.