Cinsellik , geçmişten günümüze kadar, toplumumuzda ' tabu'' olarak görülmüştür.
Bunda inancımızın, geçmişten süregelen örf ve adetlerimizin etkileri asla yadsınamaz.
Cinselliğimizi her ne kadar konuşmasak da, konuşamazsak da , her birey kendi özel hayatında bunu yaşar. Bireylerin fantezileri vardır, yaptıkları ya da yapmadıkları, yapmak istedikleri vardır. Bireylerin hayal dünyasına '' ket '' vurulamaz. Akla şöyle bir soru geliyor :
'' Bireyin bu iç dünyasında cinselliğini özgürce yaşaması ne kadar sağlıklıdır?''
Cinselliği yaşarız ama bilmezden, görmezden geliriz. ( Toplumun büyük bir çoğunluğu da cinselliği anasından, babasından öğrendiği şekilde yaşar.)
Bu şekilde yaşamak ne kadar sağlıklıdır. Acaba bizler, gelecekler nesillere bu konuda, bilimsel olarak neler öğretebiliriz?
Cinselliği tabu olarak görmek, hakkında konuşmamak vb. davranışlarda bulunmak , devekuşunun kafasını kuma gömüp, sorunun olmadığını kabul etmek demek değil midir? Maalesef büyük bir çoğunluğumuz bu şekilde yaşıyoruz.
Bundan şu anlaşılmasın : ''Cinselliğimizi uluorta özgürce yaşayalım''
Asla bunu demek istemedim ben.
Farkında olalım, okuyalım, gençlerimizi ve kendimiz de doğru bilgilendirelim.
Bir şey görmemek, duymamak, onun olmadığı anlamına gelmiyor.
Üç maymunu oynamayalım.
Kitapta, bilimsel veriler olduğu gibi, yazarın kendi düşüncelerini ve tecrübelerini yansıtan açıklamalarda var.
İyi okumalar...
Dipnot : Kitabı okuduğum ve alıntılar yaptığım için takipten çıkan arkadaşlar oldu. Bu da bu konunun hala bir tabu olduğunu ispatlıyor bize.