''Turan macerası peşinde askeri kırdıran, Anadolu'yu Ermenilerden arındıran, halkı canından bezdirip Osmanlıyı sonu gelmez bir trajediye sürükleyen ittihatçıların kudretli liderleri; Enver, Talat ve Cemal Paşa pılısını pırtısını toplayarak o gece ülkeden kaçmıştır. Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde Refik Halid, geride yenilmiş, harap bir ülke bırakarak kaçan şanlı paşalara şöyle seslenir: "Yaz başlangıcında sırtı karnına yapışmış, sarı, sıska, cansız birtakım tahtakuruları çıkar, iğne gibi vücudumuza batarlar, derimizi haşlarlar, kanımızı emerler, sonra sabaha karşı etli, canlı, iri yarı şuraya buraya kaçarlar… Galiba şafak attı, güneş doğuyor; tahtakuruları nereye?" Kaleminin ucunu, mürekkep yerine zehre batıran yazar, bir devrin muktedirleri için zehir zemberek sözlerle devam eder: "Vurdular, kırdılar; yaktılar, yıktılar; astılar, kestiler; kastılar, kavurdular; nihayet leşimizi meydanlara sererek yılan gibi kaçtılar; memlekete düşmanları sokarak üstümüzden aştılar… Eli sopalı, beli palalı, gözü kanlı paşalar damdan dama nereye?" Şimdi siz, elinizde ayetler, dilinizden düşmeyen besmeleler, yıllar yılı vatandaşın sırtına basarak tırmandığınız sihirli kulelerinizde, halka yukarıdan bakan efendiler.'' Yusuf Nazım
Atatürk
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
Reklam
Nokta atışı
"...Post Kemalist hüvviyetteki entelektüel koalisyona göre, ülkedeki tüm siyasi ve iktisadi sorunların ve otoriterliğin kaynağını Kemalizm’de görmek yeterliydi ve Kemalist vesayet ile bürokratik statüko ortadan kaldırılırsa ülke felaha erecek demekti. Oysa öyle olmadı, aşağılanan askeri vesayet ve yargı statükosunun, tüm eksiklikleri ve arızalarına rağmen laik demokratik hukuk devletinin stabilizasyonunu sağladığı da görüldü. Ben yine de milletin tercihleriyle ödenen siyasal bedel arasına vasi ve veli tarzındaki aracıların girmeyişinden memnunum, aşılması gereken toplumsal tecrübe bir faz kestirme biçiminde aşılıyor, daha iyi bir gelecek artık çok daha mümkün diye umuyorum. Resmi tarihe ve siyasete alternatif yaratma girişimlerinin, yalnızca sivil bir demokrasi yolu açacağını düşünen bu entelektüel koalisyon; alternatiflerin Enver ve Talat Paşa gibi daha az modern ve medeni ancak daha fazla otoriter ve istibdatçı aktörleri dirilteceğini de hiç düşünmediler. Öyleyse bu radikal atmosfere sızlanmadan katlanmayı da bilmeliler..." vaziyet.com.tr/analiz/alternat...
İlgililerineee :)
TALAT, ENVER, CEMAL PAŞALARIN MEKTUPLARI Her üç paşa da, gitmeden önce Sadrazam İzzet Paşa’ya birer mektup bırakmışlardır. Cemal Paşa’nın mektubu 1 Teşrin-i sani 1918, Talat Paşa’nın mektubu 2 Teşrin-i sani 1918, Enver Paşa’nın mektubu ise 3 Teşrin-i sani 1918 tarihlerini taşımaktadırlar. İstanbul basını tarafından kaçışı en fazla