"Tam da hastalanacak zamanı bulmuştur büyük anne. Hastamız, sevdiğini, böylesine özlemişken..."
Sayfa 172 - Ezr Yayıncılık
Demdir bu dem.. tam da bulutları özlemişken.. kâlpte efkâr gözlerde nem, hâl böyleyken vaziyet belli; gün geceye demlenmişken..
tam da kitaplığımı özlemişken :(
•
İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir;
yığılmış kitaplar topluluğu değildir asla.
bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı...
Kısacık kitaba tüm "Gabo" esintileri sığmış. Aklıma gelen tüm kitaplarındaki mini mini parçalarla külliyat bitince araya ilaç gibi gelen bi kitap oldu, zira epeyce özlemiştim Marquez okumayı***
"Ağustosta Görüşürüz, Gabo'nun hem halihazırda tamamlamak üzere olduğu üç romanı, hem de muhtemelen bir dördüncüyü içerecek bir kitabın parçası olacak. Yazarın açıklamasına göre, bu metinler ilgisini çeken bir fikrin ürünü. Metinlerin ortak noktası, yaşlı insanların aşk hikayelerini konu edecek olmaları." diye belirtilen kitap, Gabo'nun varlığını yanı başlarında hissedeceğimiz türden...
Tutkular, rutinler, muziplikler, kaçamak durumlarla, unutulmaz banyo ritunleri bi 
Gabriel Garcia Marquez klasiğidir :))) Marquez gerçeği diye bi yazı stili ve konuları vardır, tam da Marquez'in yazmıştır dediğimiz durumla oluşan bi konu "özgürlüğün uçurum kıyısındaki ölüm, aşk ve unutulmaz izler"... Her yıl gerçekleştirilen olayın içinden yaşanan "tek gecelik sevgili"den sonra oluşan düşünce yolculuğu...
Ölü annesinin mirasını kendi yaşamında devam ettirdiğini keşfeden Ana Magdalena Bach... Yaşadığı tutkular ve bazı şeylerin İstediği kadar yakında olmasa da, sanıldığı kadar da uzakta olmadığının ispatı olan "Kutsal Ağustos" çiçekler, edebi doygunlukla, her kitabında bahsettiği kitap ve edebi ziyafet bence kusursuzdu... Gaboyu sunarken "Ağustos'ta Görüşürüz"; yaşlılığı, aşkı, ölümü, gizemi, insanlığı ve gösterişsizliği sunmuştur... Çok çok severek okudum, canım Gabo'yu okumayı pek özlemişken...
●
Tam da hastalanacak zamanı bulmuştur büyük anne. Hastamız , sevdiğini böylesine özlemişken...
●
Tam da özlemişken...
"Süleymaniye, sadece mimarının kafasından geçenden ibaret olmadığı gibi, sadece çizilen projesinden, hatta taş ve tuğlalarla örülüp bittiği andaki durumundan da ibaret değildir. Süleymaniye, asıl, zamana karşı fizik dayanıklılığını gösterdiğinde ve daha da önemlisi insanların estetik ve ruhî ihtiyaçlarına sürekli bir şekilde cevap verebilme imtihanından başarıyla geçtikten sonra Süleymaniye olmuştur. Fakat öyle bir Süleymaniye ki, baştan beri buydu, bu Süleymaniye'ydi âdeta."
Sayfa 46Kitabı okudu
