AHMET : (Terliklerini sürüyerek sağ kulise açılan kapıdan çıkarken.) Yakınındaki biri bir şeyi daha iyi anlar, daha iyisini yaparsa, sen hiçbir şey yapamazsın artık...
MELTEM : (Babasının ardından bakar, sonra birden yerinden fırlar.) Yanlış! Tam tersi olmalı... (Kendi kendine oynar gibi:) Ah Antigone! Yasalara aykırı olarak gömülen kardeşinin öcünü almak için sen, canını bile sakınmazken, ben... Aydın'ı o kadar seven, ona o kadar güvenen ben, nasıl olur da onun çok, çok sevebileceği bir oyun yazamam? Ama bunu başaracağıma!... Başaracağım!.. Bir gün... bakın, bir gün neler olacak!