auguste comte şöyle diyor: rabbani veya dini devre son bulmuş olup bu dönemde biz dertlerimize dışsal gerçekliklerin bilgisi temelinde çare bulmalıyız ve hayatımızı onlarla ilgili ilim ve bilgiye dayanarak inşa etmeliyiz''. albert camus'nun bundan başka bir cevabı yok: kendi akli rüstümüzle ve ilmin rüştüyle tabiat yasalarını tanımalı ve tabiat yasalarına dayanarak hayat acılarımızı teskin etmeli ve de hayattan duyduğumuz mutlulukları ve yaşam imkanlarını artırmalıyız; fakat bununla birlikte insan bütün yüksek meselelerin varlığına rağmen ızdıraptan beri olmuyor. veba özel bir ızdıraptan değil, mutlak ızdıraptan ibarettir, insanın yazgısındaki ızdırabından ibarettir; buna göre ızdırapla mücadele etse de başka bir ızdırap ortaya çıkıyor. fakat camus yolunun sadece ilim yolu olduğunu kabul etmek zorunda değildir. o şöyle diyor: benim bundan başka bir cevabım yoktur. camus'nun isyanı hangi kişinin isyanıdır. ilme gönül bağlayan kişinin isyan etmeye hakkı yoktur. fakat feryat eden kişinin, ilmin müjde ve umutlarına tam olarak bel bağlamış olmadığı anlaşılıyor.
bir taraftan da kime karşı ayaklandığını bilmiyor ve bunun için ''ben rasyonalizmden başka bir yol gösteremiyorum ve hep isyan edip başkaldırıyorum.'' diyor; nerenin karşısında olduğunu söyleyemiyor. camus, hiç kimse için dahi isyan etmek gerektiğini söylüyor.
camus'nun sözü şiirin güzel olması ölçüsünde mantıktan uzaktır. bir insanın gerçekten ümitsizce feryat etmesi mümkündür; ama insanlara isyan edin, feryat edin denemez, hiç ve hiç kimseye karşı hariç. bu, itikadi bir mezhep veya ideoloji olarak kimseye arz edilemez.