Okulda da kürsünün tepesinde oturan öğretmen de o zavallı yaratık don yağı gibi durup, Bizim Tüm Duygu çaba ve arzularımızı müfredat sınırlarına sıkıştırmak zorunda kalırdı. kendimizi okulda nasıl hissettiğimiz önemli değildi. esas misyonları biz ileriye götürmek değil de geride tutmak,bize şekil vermek değil mümkün olduğu ölçüde direnç göstermeden var olan yapıya uyarlama, enerji yükseltmek değil de,tam tersi onu bastırıp yok etmekte sanki.