Bilincimizi bedenimize mıhlayacak çekici tutamadık. Ne çatılara uzanıp içinden duman yerine kalbimizi çektiğimiz çift kağıtlı ömürler ne de 'hey, bak, sakin ol, tamam mı!' üslubumuz. Ufka bakarken umduklarımıza ayak uydurduk kısacası. Fazlalıklarımız da bundandı. Ummak ve ayak uydurmak.